Neyi önemsiyoruz? Neyi ön plana alıyoruz hayatımızda? Olmazsa olmazlarımız ne? Nelerden vazgeçemiyoruz bir türlü? Neye dikkat kesiliyoruz?
Ne çok soru var…
Çoğu zaman cevap vermek şurada dursun , sormaktan dahi kaçınıyoruz. Sormaktan kaçınıyoruz zira vereceğimiz cevapların kendimizi asla tatmin etmeyeceğini de çok iyi biliyoruz. Dikkatimizi nelere yoğunlaştırabiliyorsak onlardan ibaretiz bir başka deyişle.
Oysa sorma cesareti gösterebildiğimiz ve cevaplayabildiğimiz sorular bizi biz yapıyor…
Kimimiz makamı mevkii önemsiyor mesela. Amacına ulaşmak için konuşması gerektiği yerde sustuğunda , görmesi gerekenleri görmezden geldiğinde akın ediyor sorular beynine ama es geçip duymamayı tercih ediyor.
Kimimiz malı mülkü , kimimiz şöhreti koyuyor hedefine. Mevzu maddi menfaat olduğunda hafızamızda onlarca yıldır yer eden öğretiler siliniyor bir anda. Ne Kuran hakikati geliyor hatırımıza ne Peygamber nasihati. Yanlış yerde duran hedefe atılan okların doğru istikamette seyretmesi mümkün değil elbette.
“Ben” putu var bir de. Çağımızın vebası. Kendine tapanlar , ne de çoklar…
Verilen sözlerin yerine getirilmemesi , randevu vakitlerine riayet edilmemesi , alışverişte malın kusurunun gizlenmesi , taahhüt edilen işlerin eksik ve gecikerek teslim edilmesi gibi günlük hayatta karşılaştığımız yüzlerce olumsuz durum maalesef geometrik bir hızla artıyor. Bir ürün satın alırken etiketinde yazanların doğruluğundan emin olabiliyor muyuz? İnsanlarla konuşurken söylediklerinin ne kadarının yalan olduğunu tartıp biçmiyor muyuz?
Trafikte karşılaştıklarımıza ayrı bir bahis açmak gerekiyor. Akmayan bir seyirde emniyet şeridine girip en öne geçerek güya uyanıklık yaptığını zanneden vatandaşın aklına bu yaptığının kul hakkı yemek olduğu gelmiyor mesela. Aracını yol ortasına park edip trafiği boğan bir vatandaş da insanların zamanını çalmanın parasını çalmaktan daha beter olduğu gerçeğini hiç düşünmüyor.
Biz , hızla uzaklaşıyoruz bizden.
Kat ettiğimiz yola dönüp bir kere daha bakmak gerekiyor , olmamız gereken yerde bulunmadığımızı fark ettiğimizde…
Bu konuya yeniden dönmek üzere birkaç soruyla bitirelim.
Acaba hangi kavşakta kaybettik yolumuzu? Tabela mı yanlıştı biz mi okuyamadık? Ya da kim söktü doğru tabelayı yerinden?