Dağ başından duman eksik olmazmış. Doğrudur.
Büyük ülkeyiz. Etkinliğimiz fizikî büyüklüğümüzün çok üstünde. Öyle ya, büyük dağın gölgesi de uzun olur, güneş batmaya yakınsa.
Dağız ve dumanımıza katlanacağız…
Gün geçtikçe, son on yılda karşı karşıya bırakıldığımız badirelerin ne denli tehlikeli olduğunu ve aslında neye hizmet için başımıza örüldüklerini daha iyi anlıyoruz. Yapbozun parçaları yerini buldukça resim daha anlaşılır olmaya başlıyor.
Benim anladığım şu: Siyonist aklın emrindeki dünya sistemi, parçaları sabırla yerleştirerek yapbozu tamamlıyor ve ortaya çıkacak resme dünyayı hazırlıyor. Nedir o resim? Bir Şii- Sünni savaşıyla topyekûn yıkıma uğramış, kaynakları yağmalanmış, bitkin ve paramparça bir coğrafya.
Siyonist akıl eğer Türkiye’deki operasyonlarında başarılı olabilseydi yapboz tamamlama süreci çok kısalacaktı. Olmadı. Rabbim muhafaza etti. Türkiye’deki taşeronları FETÖ, ihale edilen projeyi tamamlayamadı perişan oldu.
Katar hamlesi bu oyunun bir adımı olabilir mi? Muhtemelen öyle. Kim ki sistemin işleyişine engel teşkil ediyor, itibar suikastıyla başlayan bir operasyona tâbi tutuluyor.
Burası böyle amenna da bazen başımızın dumanını kendimiz oluşturuyoruz.
Sanırım bir şeyi artık öğrenmemiz gerekiyor; tüm toplumu ilgilendiren mevzuat düzenlemelerini aceleye getirmeden, ilgili tüm kesimlerin görüş ve önerilerini dikkate alarak yapmak…
Evet, zeytinlik mevzuu…
Yürürlükteki kanuna göre zeytinliklerde ve 3 km. çevresinde zeytinyağı fabrikaları hariç sanayi tesisi kurulamıyor. Özellikle Ege bölgesinde kurulması düşünülen rafineri gibi büyük araziye ihtiyaç duyan tesislerin inşa edilebilmesi için bir kısım zeytinlik alanların kullanılması gerekiyor. Bu bir problemdir.
Problemdir, çünkü her Türk vatandaşını ilgilendiriyor.
Maksat çözmekse her şeyin bir usulü var. Yapmaya kalkıştığınız gibi “Üretim Reform Paketi Kanun Tasarısı”nın içerisine sıkıştırıp Meclis’ten geçirmeye çalışmak yerine önce kamuoyuna konuyu açar, gerekçelerini güzelce izah eder, önlemleri anlatır, kesilecek zeytin ağacının iki misli ağaç dikmek suretiyle bu tahsislerin ancak mümkün olabileceğine toplumu ikna edebilirseniz komisyondan geçirip genel kurula getirirsiniz.
Şimdi ne oldu?
Aslında çok önemli düzenlemeler içeren ve ülkemizin sanayileşmesine büyük katkılar sağlayacak olan “Üretim Reform Paketi Kanunu” yerine zeytin konuşuldu. Tasarı geri çekildi.
Başımızın dumanına bir duman da biz eklemek istemiyorsak , “Ben yaptım oldu” anlayışına veda etmek gerekiyor…