Aslında bugünkü yazım bir bayram yazısı olacaktı… Lakin ilk kıblemiz Kudüs gelince gözümün önüne vazgeçtim. Müslüman kardeşlerimizin gözyaşları ve alın terleri ile ıslanmış İşgal altındaki bu kaçıncı Ramazanları diye sordum kendi kendime… Oysa o Kudüs ki, Osmanlı Devleti’nin hâkimiyetinde üç semavi dinin müntesiplerinin barış ve huzur içerisinde kardeşçe yaşadıkları bir şehirdi. Ta ki Yahudiler 2 bin yıllık ortak rüyaları olan İsrail Devletini 14 Mayıs 1948’de tüm dünyaya ilan edene kadar.! Filistinliler, 15 Mayıs’ı “El Nakba” diye anarlar, yani “Felaket” günü. Maalesef o felaket bugünde hala devam ediyor…
ABD’nin gayrimeşru, günümüzün şımarık çocuğu İsrail’in, Haziran 1967’de başlattığı 6 Gün Savaşları Filistinli Müslüman kardeşlerimiz için adeta kâbusa dönüşmüştü. Kurulduğu günden beri Müslümanların yaşadıkları coğrafyayı kan ve gözyaşına boğan bu cenabet İsrail’in yıllardır en büyük destekçisi ABD olmuştur. Bugünde aynı destek artarak devam etmektedir. Daha seçilip göreve gelmeden, ABD’nin çiçeği burnunda Başkanı Donald Trump’ın “Size söz veriyorum Tel Aviv’deki büyükelçiliği söz Kudüs’e taşıyacağım” diye evlatlarına göz kırpması da işte bundandır. Alayınıza balçık diyesim var lakin oda Adem ile Havva’nın ham maddesi..!
Tabi süper güç(!) ABD bir tek İsrail’e söz vermedi. Türkiye düşmanı stratejik ortağı PKK’ya da, FETÖ’ye de verilmiş büyük sözleri vardı. Hatırlarsınız, üç beş ay önce “Evet PKK terör örgütüdür, ancak bizler YPG’yi terör örgütü olarak falan görmüyoruz” diyerek lafı ağzında geveleyen bu fırıldaklar, YPG’ye helikopter dolusu silah indirmişlerdi… Yine öte taraftan kendisini güya kainat imamı yapacağını zanneden insanlığın yüzkarası, sümüklü hain FETÖ de zaten kucağında.. ’’15 Temmuzda beceremedin lakin sen bana henüz lazımsın korkma vermem seni Tayyibe’’ diyerek o çok başlı yılanı da koynunda beslemeye devam ediyor.
Evet, kıymetli dostlar ABD Başkanı Donald Trump, gözümüzün içine baka baka YPG’ye ağır silahlarla destek vermeye ve bizlere ihanet etmeye devam ediyor. Türkiye’ye “Sıkıntı yok tüm endişelerinizi gidereceğiz” diyen Trump’ın DAEŞ’le mücadele bahanesiyle terör örgütü YPG’ye ağır silah sevkiyatı bugün itibarı ile 500 TIR’ı geçti… Düşünün hele..! ABD’nin amacı gerçekten DAEŞ ile mücadele olsaydı, bu konuda sahada Fırat Kalkanı ile ciddi bir başarıyı ortaya koyan bölgenin en güçlü devleti, DAEŞ’in korkulu rüyası Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tercih etmesi gerekmez miydi?
Orta yerde oynan tiyatroya bir bakar mısınız lütfen.! Şimdi de ABD Savunma Bakanı James Mattis, hiç utanıp sıkılmadan Milli Savunma Bakanımız Fikri Işık’a iadeli taahhütlü bir mektup göndermiş. İadeli taahhütlü mektup bilirsiniz biraz geç gelir lakin sağlam gelir. Mektupta ABD’nin, DAEŞ’i mağlup ettikten sonra YPG’ye verilen silahları geri alacaklarını ve hatta YPG’ye verilen malzeme listesinin her ay düzenli olarak Türkiye ile paylaşacaklarını ifade etmiş.! Breh Breh inanın gözlerim doldu…
Hani biz salağız ya bizde yedik… Zaten Türk ordusunun Fırat Kalkanı ile Suriye’de güvenli hale getirdiği yerlere YPG’nin ABD silahları ile saldırması sanırım mektup henüz elimize geçmeden olmuştur.! Ha bide bu ayki envantere Hakkâri’de YPG’liler de yakalanan tanksavar silahlarını da eklemeyi unutmasınlar… Hani yanlış anlaşılmasın stratejik ortakları PKK ile aralarında husumet çıkmasın diye diyorum..!