Suriye’de yaşayan Filistinli mültecilerle yakından ilgilenen ve devrimin başından bu yana onlarla ilgili her türlü gelişme hakkında rapor hazırlayan bir çalışma grubu var.
Bu çalışma grubunun önceki gün yayınladığı basın bildirisinde, Suriye’de yaşayan Filistinli dört mültecinin daha Baas rejimi zindanlarında işkence altında can verdiği açıklandı.
“Filistinlileri işgalden kurtaracak direniş ekseni” zindanlarında işkenceyle öldürülen Filistinli mültecilerden ikisi kadın.
22 yaşındaki Yasemin Ahmed Abdülbaki ve 28 yaşındaki Şehed Ebu Yasin’in gözaltına alınma nedenleri, yaralılara tıbbi müdahalede bulunmak.
Tüm dünyada gayet insani ve vicdani kabul edilen bu tavır, Baas rejimine ve müttefiklerine göre zindanlarda ağır işkencelere maruz kalmayı ve işkence altında ölmeyi gerektirecek kadar büyük bir suç.
Şebbihanın elinde iki genç kadının maruz kaldıkları işkenceleri düşünmek bile ürpertici.
Belki de o iki masum kadın için ölüm, gördükleri işkencelerin yanında adeta “cehennemden kurtuluş” idi.
İşkenceyle öldürülen Filistinli diğer iki mülteciden birinin gözaltına alınma nedeni de “isim benzerliği”.
Hayatın ne kadar ucuz olduğunun bir başka kanıtı.
Şam yakınlarındaki Yermuk Kampı aylardır rejim askerlerinin ve müttefiklerinin kuşatması altında.
Yaşlıların ve çocukların açlıktan öldüğü kampa ilaç ve yiyecek girişine izin verilmiyor.
Sınırlı miktarda yapılan yardımların dağıtımı sırasında da rejimin keskin nişancılarına hedef olma tehlikesi var.
Filistinli karikatürist Umeyye Cuha’nın geçenlerde bu tehlikeye dikkat çekmek için çizdiği karikatürde, yiyecek yardımı almaya gitmek isteyen annelerinin eteğine sarılan çocuk, “Biz açlıktan ölmeye razıyız, yeter ki sen keskin nişancı ateşiyle ölme” diyordu.
Suriye’de yaşayan Filistinli mültecilerin ve özellikle Yermuk Kampı sakinlerinin çektiği acılar ve sıkıntılar gündemin ilk sırasından hiç düşmeyecek büyüklükte.
Fakat o kadar çok acı ve sıcak gelişme var ki, Filistinli mültecilerin yaşadıkları – maalesef- arada kaybolup gidiyor.
Kendilerine sahip çıkacak ve dertleriyle dertlenecek bir başkanları da yok.
Baas rejimi askerleri Yermuk Kampı’nı kuşatıp bombalarken ve kamp sakinlerini açlığa mahkum ederken Mahmud Abbas’ın Şam’daki temsilcileri, kampın yanıbaşında Baas yetkilileriyle birlikte Fetih’in kuruluş yıldönümünü pasta keserek, gülerek ve oynayarak kutladılar.
Abbas, Filistinlilerin acılarına sadece duyarsız kalsa iyi.
Çünkü bizzat kendisi o acıların başlıca sorumlularından biri.
İsrail’i Gazze’ye savaş açmaya ve ablukaya teşvik eden Abbas, şimdi de Arap ülkelerini kışkırtıyor.
Şarm El Şeyh’te toplanan Arap Birliği Zirvesi’ndeki konuşmasında Hamas’ı “uzlaşıya ve Gazze’nin yeniden imarına engel olmak”la suçlayan Abbas, Arap ülkelerinden Yemen’deki müdahalenin bir benzerini Gazze Şeridi’ne de yapmalarını istiyor.
Abbas’ın başmüftüsü Mahmud El Hebbaş, Cuma hutbesinde bu isteği açıkça dile getirerek Gazze’ye operasyon talep etti.
Filistinliler çok zor şartlarda yaşam mücadelesi verirken Abbas’ın derdi başbaşka.
Düşman bellediği direnişle fırsattan istifade hesabını görmek ve koltuğunu pekiştirmek…