Cânım memleketimin yüzde 50’sini, AK Parti’ye oy vermelerinden dolayı cahil kesim olarak niteleyen “Beyaz Türkler’’ ile muhakkak hepimiz karşılaşmışızdır. Bu nitelemenin ardına Aziz Nesin’in “Türk halkının yüzde 60’ı aptaldır.’’ sözünü serpiştirmelerini ise hepimiz küçük bir tebessümle izlemişizdir elbet.

Bu beyaz arkadaşlar AK Parti’ye oy veren insanları neden cahil olarak niteliyorlar?

El cevap: AK Parti’ye oy verenler ve destekleyenler; sadece geri kafalı, köylü, eğitim düzeyi düşük, dinci ve gerici kişilermiş. AK Parti’ye oy verenlerin; kalkınma veya ekonomik veya sosyal gelişim adına hiçbir beklentileri yokmuş. Körü körüne ve cahilce bir kafayla oy veriyorlarmış.

14 yılda Türkiye’nin ekonomik, sosyal, kültürel ve uluslararası siyasette elde ettiği rolünü görmezden gelerek böylesi bir karşıt refleks oluşturmaları âciziyet göstergesidir. Çünkü hakikati saklamanın en kolay yolu onu inkâr etmektir. Hakikat, kabul edilirse; fiile inkılap ister. Ama hakikatin gerektirdiği fiil, işlerine gelmiyor sanırım.

Hakikati inkâr ettikleri gibi, kendi ürettikleri naylon hakikatlerle bile çelişiyor hale gelmişler. Nasıl mı?

Şöyle anlatayım:

23 Ekim Pazar günü büyük çoğunluğu “Beyaz Türk” arkadaşların oluşturduğu İstanbul Barosu’nun başkanlık seçimleri vardı. 5 grup yarışacaktı seçimde. Biri bağımsız olmak üzere geriye kalan dört grup; Meclis’teki dört partinin ideolojisini taşıyor gibi bir şey işte…

Hatta Kemalist ve komünist gruptaki arkadaşlar, bir ara seçim salonunda AK Parti aleyhine sloganlar atmaya başlamıştı. Baro seçiminde karşıt oldukları siyasi partinin aleyhine slogan atmak için çok şey kaybetmiş olmalılardı herhâlde. Ellerinde kalan birkaç şeye sıkı sıkıya bağlı olmaları da bundan olsa gerek.

Bu gruplardan biri de yıllardır baro başkanlığını elinde bulunduran ve Kemalist görüşü savunduğunu ve hatta bu görüşten ödün vermeyeceğini açıkça belirten mevcut baro grubuydu. Bu grup; ona oy verenlerin dahi, avukat hakları ve menfaatleri için hiçbir şey yapmadıklarına ve pasif bir grup olduklarına inandıkları bir grup.

Ülkenin en iyi hukuk fakültelerinde yetişen bu eğitimli ve çağdaş arkadaşların ne yapmalarını beklerdiniz?

Tabii ki mevcut yönetimi değiştirmelerini beklerdiniz. Ancak hiç düşündüğünüz gibi değil. Zira şu an oy verilebilecek tek parti olan AK Parti’ye oy verenleri bile cahil olarak niteleyen bu beyaz arkadaşlar; sırf Kemalist ve sırf laikçi düşünceye sahip olduğu için bu grubu yüzde 54.42 oy ile başkanlığa yeniden seçti.

Evet…

Avukatlara tek hizmeti; adliyeler arası servis kaldırmak olan bir baro yönetimini tekrar başkanlığa seçtiler.

İstanbul Barosu’nun merkezinin kapısına “Başörtülü girilemez’’ yazısı asan bir grubu tekrar başkanlığa getirmek nasıl bir saçmalıktır?

Başörtülü stajyer avukatlara uyarı mektubu gönderip disiplin işlemi ile tehdit eden bir baro yönetimine devam demek nasıl bir hukukçuluktur?

Sadece başı açık avukatların hakkını savunmayı kendine ilke etmiş ve kafatasçılık yapan bir baro nasıl seçilebiliyor?

Demek ki bu baro grubuna oy verenler cahilmiş.

Demek ki ‘dünyanın en büyük barosu’nun yüzde 54’ü cahilmiş.

Demek ki Fuzuli doğru demiş:

“Mey biter saki kalır, her renk solar haki kalır

Diploma insanın cehlini alsa da hamurunda varsa eşeklik, baki kalır.’’

Aziz Nesin’in %60’lık “aptal halk hipotezi’’ne matematiksel olarak AK Parti’den çok kimlerin dâhil olduğunu bu sözü en çok kullananların tefekkür etmesi gerekiyor…