Türkiye’de ilk ve orta öğretimde okullaşma oranı yüzde doksanlara ulaştı. Devletin fiziksel imkânları genişletmesi, ailelerin bilinçlenmesi ve tüm tarafların gayreti ile toplumsal gelişme önündeki engeller bir bir aşıldı. Türkiye de her ilde üniversiteler açıldı, hatta hemen her şehirde ikinci, üçüncü üniversiteler levhalarını çoktan astılar. Üniversitelere ulaşmak kolaylaştı ve toplumun büyük bir bölümü lisans ve üst eğitim kademelerinde arayış içerinde yol haritalarını çizmeye çalıştı.
Efendim son günlerde üniversite eğitimini yurt dışında özellikle de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetindeki üniversitelerde yapan öğrencilerin feryatları yükselmeye başladı. Türkiye’de kariyer yapma çalışmaları kendi geleneğini oluşturamadı. Akademik kadroların objektif kriterlere dayanmayan, tamamen sübjektif yöntemlerle ve kişisel ilişkilerin etkili olduğu usullerle doldurulduğu sürekli eleştirilmiştir.
İnsanlar akademik çalışma yapmak arayışına girmekte, ikinci üniversite bitirerek kendilerine farklı bir alternatif oluşturmak istemektedir. İşte bu amaçla Türkiye’de çeşitli kurumlarda çalışan, özel sektörde hem çalışan hem de eğitimini tamamlamaya çalışan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki üniversitelere kayıtlarını yaptıran öğrenciler, YÖK’ün devamsızlık kararı ile zor durumda kaldılar.
KKTC’deki üniversiteler özel üniversitelerdir. İnsanlar bu üniversitelere sınavlardan aldıkları puana göre yerleştirildiler. Ve bu öğrencilerin büyük çoğunluğu kamuda ya da özel sektörde çalışmaktadır. Yani KKTC’ye gidip sürekli derslere girme imkânları yok. KKTC üniversitelerinde özellikle Hukuk fakültesinde öğretim gören öğrenciler devam mecburiyeti olmadan uzaktan eğitim modeline göre derslerine çalışmakta, sınavlara girerek akademik gelişmelerini sağlamakta idi.
Geçtiğimiz günlerde YÖK, KKTC üniversitelerine bir yazı göndererek fakültelerde öğrencilerin yüzde 70 derse devam etme zorunluluğu getirdiğini duyurdu. Öğrencilerin bu kararla zor durumda kaldıkları ifade ediliyor. İkinci yarı yıl başlamadan önce bu karar ilan edilmiyor ve dönem ortasında böyle bir devam zorunluluğu getiriliyor. Yani öğrenciler isteseler de istemeseler de ikinci yarıyıl kayıtlarını yaptırdıkları için üniversite ücretlerini ödemek zorundalar.
Türkiye’de bile birçok fakültede devam zorunluluğu üzerinde çok fazla durulmuyor. Yani öğrencinin kendisini kütüphanede, iletişim araçlarının sağladığı imkânlarla ya da bölümlere devam ederek geliştirmeleri teşvik ediliyor. Önemli olan üniversite öğrencilerinin sınavlarda yeterli puanı almaları ve kendilerini asrımızın iletişim imkânları ile donatmalarıdır.
Uluslar arası öğrenci hareketliliği yeni bir eğitim öğretim sektörünü ortaya çıkarmışken, Türkiye’de eğitim öğretim gören yabancı öğrenci sayısı 150 binlere yaklaşmışken, devletin YTB marifetiyle on binlerce öğrenciye burs imkanı sunarken, Maarif Vakfı, uluslararası akademik faaliyetlere çok büyük bütçeler ayırırken devlete yük olmayan kendi imkanlarıyla KKTC’de üniversite eğitimi alan öğrencilere engel olarak algılanan uygulamalardan kaçınılması gerekmektedir. İnsanlar; lisans, yüksek lisans, doktora eğitimlerini tamamlamak için çok büyük mali yükün altına girmişken YÖK’ün aldığı bu karar Türkiye’nin akademik alandaki açılımlarını engelleyecek sonuçlar ortaya çıkarabilir.
KKTC üniversitelerine devam eden mağdur öğrenciler çözüm beklemekte, Milli Eğitim Bakanlığı, YÖK, Eğitim Öğretim Politikaları Kurulu yaşanan kaotik duruma kayıtsız kalmayacak beklentisi konunun mağdurlarınca dile getirilmektedir. Engel olmak yerine desteklemek, zorlaştırmak yerine kolaylaştırmak, kaliteyi düşürmeden farklı alternatifler üretmek, uluslararası öğrenci hareketliliği gerçeğini göz ardı etmemek uzun vadede hem öğrencilere hem de ülkemize önemli katkılar sunacaktır.
Öğrenmenin yaşının yok elbette. Çalışan belli bir yaşa gelen ev geçindirmek zorunda olan insanlara akademik kariyer yapma noktasında açılımlar yapmanın daha güzel neticeler ortaya çıkaracağına inanmaktayız.