Türk polisi ve istihbaratı pazar günü İstanbul’un turistik mekânlarından İstiklal Caddesi’nde gerçekleştirilen terör saldırısını kısa sürede çözüp failleri ülke dışına kaçmalarına fırsat vermeden yakalayarak büyük bir başarıya imza attı.

Yüzlerce kamera kaydı hızlı bir şekilde incelendi, birçok adrese baskın düzenlendi ve hain saldırıyla ilişkili onlarca kişi gözaltına alınarak sorgulandı.

Sonunda hem olay yerine bombayı bırakan kadın terörist hem de saldırının ardından örgüt tarafından delilleri yok etmek için kadın teröristi infaz etmekle görevlendirilen bir başka terörist sağ olarak ele geçirildi.

Kanlı eylemin bir numaralı faili Suriye vatandaşı Ahlam el-Beşir sorgusunda PKK/PYD/YPG üyesi olduğunu, terör örgütü tarafından istihbarat elemanı olarak eğitildiğini ve Türkiye’ye Afrin’den kaçak yollarla girdiğini itiraf etti.

Saldırı emrinin de Kobani’den geldiği tespit edildi.

15 Temmuz 2016’da Pensilvanya’dan yönetilen ve CIA tarafından yönlendirilen FETÖ suçüstü yakalanmıştı.

Önceki gün de ABD beslemesi bir başka terör örgütünün İstanbul’u kana bulayan menfur saldırıdaki sorumluluğu şüpheye yer bırakmayacak şekilde deşifre edildi.

Fakat tıpkı hain darbe girişiminin başarısız olmasından sonra “kontrollü darbe” türü söylemlerle FETÖ’yü aklamaya çalıştıkları gibi bu kez de PKK/PYD/YPG’nin terör eylemindeki rolünü gizleme çabası içine gireceklerinden kuşkunuz olmasın.

Hatırlarsanız, 15 Temmuz öncesinde heyecanla askeri darbenin yaklaştığını söyleyenler ve o gece darbe girişiminin amacına ulaşacağını sanıp zafer çığlıkları atanlar sabaha doğru kirli planlarının başarısız olduğu kesinleşince bir anda ağız değiştirmiş, birkaç saat önce sahip çıktıkları ve alkışladıkları ihanetin “hükümet tarafından sergilenen bir tiyatro” olduğunu iddia etmişlerdi.

Nitekim bombayı İstiklal Caddesi’ne koyan kadın teröristin canlı olarak yakalanıp saldırının arkasındaki örgütün ortaya çıkmasından hemen sonra bu yönde paylaşımlar gelmeye başladı.

Suçüstü yakalanan terör örgütü ve destekçileri, örgütün sözde liderlerinden Duran Kalkan’ın metropollerde sivilleri hedef alacaklarına dair açıklamaları ortadayken panik halinde saldırının PKK/PYD/YPG’nin işi olamayacağı yalanına sarıldılar.

Muhalefetten ve medyadan birtakım şuursuzlar ile Sam Amca’nın paralı ya da gönüllü avukatları PKK/PYD/YPG’nin ve terör örgütünün ipini ellerinde tutanların saldırıyla ilgili gerçekleri sulandırma girişimine destek verirse kimse şaşırmasın.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Amerikan Büyükelçiliği’nin hain saldırı için taziye dilemesini kabul etmiyoruz, reddediyoruz.” diyerek tepkisini ortaya koyarken son derece haklıydı.

Çünkü FETÖ ve PKK/PYD/YPG gibi örgütler, tasmalarını ellerinde tutanların izni olmadan bu tür eylemler gerçekleştirmek bir yana havlayamazlar bile.

Soylu ayrıca mesajın alındığını ve güçlü bir şekilde cevap verileceğini açıkladı.

O cevap, bir gece ansızın gelmesi beklenen operasyon başlatılarak Kuzey Suriye’deki terör yuvalarının örgütün başına yıkılması olmalı.

Aksi takdirde Mersin’de polisevini ve İstanbul’da ülke turizmi için hayati öneme sahip bir caddeyi hedef alan terör saldırılarının benzerlerine maruz kalma riski ne yazık ki var olmaya devam edecek.