Sanat üretimi endüstriyel bir mesele değildir. Herhangi bir sınai ya da zirai ürün muamelesi yapılmamalı. Üretim aşamaları ve yöntemleri ve destekleri ve süreçleri de böyle değerlendirilmemeli.

Cumhurbaşkanı Erdoğan son dönemde her ortamda dile getiriyor…

Kültür ve sanatta Türkiye’de beklenen atılım sağlanamadı. Elbette göreceli bir durum. Görünür unsurları olduğu gibi değerlendirmesini zamanın yapacağı derinden yürüyen etkiler de söz konusu.

Son olarak “2018 Yılı Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri” töreninde konuştu Cumhurbaşkanı. Yine önemli mesajlar verdi.

Şu satırlar mühim:

“Geçtiğimiz 16 yıla baktığımda kültür sanat alanında yeteri kadar mesafe kat edememiş olmamızdan dolayı hep hayıflanırım, iç geçiririm. Cumhurbaşkanlığımız bünyesinde kurduğumuz Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu, bu alandaki politikaların inşasına katkı verecek, yapılan çalışmaları da takip edecek. İnşallah yeni dönemde ülkemizde kültürü, sanatı, mimariyi, şehirciliği hak ettiği seviyeye getireceğiz. Kültür sanat meselesini en az terörle mücadele, dış politika, temel hizmet alanları kadar önemli bir beka meselesi olarak görüyorum.”

Erdoğan daha önceki açıklamalarında da benzer şeyler söylemişti. Ve Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Politikaları Kurulu’nu bunun için kurduklarını ifade etmişti. Bu kurul, politika üretecek ve uygulamaları takip edecek.

O halde haddim olmayarak bir tavsiyede bulunmak isterim.

Neresinden bakarsanız bakın sanat, yetenek işidir. Uygulama ile zanaat gelişir fekat yetenek yoksa üretim kısır kalır.

Yetenekler keşfedilmeli. Bunun için yol açılmalı, yol alınmalı…

Futbolda nasıl yapılıyor? Bir ekip Türkiye’yi geziyor, takip ediyor gençleri ve yetenekleri keşfediyor.

Sinema özelinde konuşmak isterim ki…

Anadolu’da sinemaya meraklı, yetenekli olan ama imkân bulamayan çok fazla genç var. Fonlar yetersiz. Üretim imkânları kısıtlı.

Bu gençleri bulmak üzere bazı ekipler oluşturulabilir. Zaten ulaşmak için mutlaka yanlarına gitmeye gerek yok. Amatör de olsa üretimleri uzaktan da takip edilebilir.

Lakin bu ekibin tek işi yetenekli gençleri tespit etmek olacak.

Sonrasında işlenecek yol da üretim kanallarını açmak olmalı…

Gerekirse yeteneği doğrultusunda eğitim sağlanmalı. Sektörün içine girmesinin yolu açılmalı. Üretim için kaynak sağlanmalı.

Yeteneklilerin alınıp İstanbul’a getirilmesinden bahsetmiyorum. Olabilir ama şart değil. Bulundukları yörede yaşamaya devam edip üretmeleri sağlanmalı. Bununla bağlantılı olarak yeteneklilerin yoğunlaştığı bölgelerde merkezler kurulmalı. Uygulama ve üretim alanları oluşturulmalı.

Bu söylediklerimin hepsi bir takım organizasyonlar çerçevesinde yapılıyor, evet. Ancak planlı ve uzun vadeli yapılmalı. İşi sadece bu olan bir ekip ve sonrasında havuz oluşturulmalı.

Sinema dışındaki alanlara da uygulanabilir belki. Ancak sinemada orta vadede çok ciddi sonuçlar vereceğine eminim.