Koronavirüs salgını pek çok alanda etkileri uzun yıllar hissedilebilecek bir değişim ve dönüşüme yol açacak. Bu derecede bir salgın küresel bir mahiyet kazandıkça ve sağlık sektöründen tedarik zincirlerine, ekonomiden sosyal ilişkilere kadar geniş bir yelpazede hayatın her alanını etkilemeye devam edecek, küresel siyaset üzerinde de dönüştürücü etkilere konu olacaktır.
Koronavirüs salgınıyla ilgili araştırmacılar “Birinci ve İkinci Dünya Savaşları ile Soğuk Savaş’ın sona ermesi gibi küresel ölçekte sistem değiştirici kırılmalardan ziyade 11 Eylül Saldırıları ve 2008/2009 Küresel Finansal Krizi gibi paradigma kaymalarına sebep olacak ve uluslararası sistem sorgulamalarını hızlandıracak bir mahiyet kazanacağını” öngörüyorlar. Çünkü salgının ölçeği ve de salgın çerçevesindeki uygulamalar, 21. yüzyıl küresel toplumunun alışık olduğu bir olgu değil ve insanlık bu tür bir uygulamayı hayatında yaşamadı. Dün uzaya sürekli üsler kurmayı konuşanlar, dünya düzeninin sağlanmasında jandarma rolü oynayanlar bugün hayatta kalma ve insanlarını hayatta tutma mücadelesi veriyorlar.
Tüm devletlerin salgın sonrasına dair ortaya bir vizyon koymaları, bu vizyonun küresel ve yerel anlamda karşılık bulması da büyük önemli. Dönüşümlere uğrayacak küresel sistemde devletlerin kendilerine biçtiği rol ve ilan edecekleri kapasite beyanları, bu devletlerin yeni dönemdeki konumunu belirlemede büyük etkiye sahip olacak gibi.
Devam eden salgın sürecinde öngörü yapmak zor, lakin mevcut tablo Koronavirüs sonrasında ön plana çıkacak eğilimlere dair güçlü sinyallerde veriyor, bu sinyallerin en önemlisi “güçlü devlet” kavramının yeniden itibar kazanmasıdır. Salgınlarla mücadelenin ana kurumu olarak devlete ihtiyaç artıyor. Dünya Sağlık Örgütü ve AB gibi uluslar üstü örgütlerin mevcut salgındaki verimsiz ve yetersiz müdahaleleri ve hatta müdahale edememeleri dünyanın dengesini değiştirecektir.
Salgının öğrettiği, güç değerlendirmelerinde bundan sonra realist yaklaşımın sıklıkla kullandığı askeri güç, ekonomik güç, nüfus vs. gibi kriterlerle beraber ; sağlık sistemi, tedarik zinciri ve acil durum kapasitesi gibi kriterlerin de dikkate alınacaktır. Türkiye’de bu perspektifte kendine yeten durum ve konumu şu ana kadarki hem salgınla mücadele performansı hem de devletin kapasite projeksiyonu sayesinde birçok ülkeden müspet anlamda ayrıştı.
Sağlık sistemine yapılan yatırımların, sistemin ücretsiz ve erişilebilir olması, karantina uygulamaları sırasında devlet ve sivil toplum kuruluşlarının Vefa destek çalışmaları, Ülkenin kriz yönetimi becerisinin, tedarik zincirinin sağlamlığının, dünyanın dört bir tarafından yapılan vatandaş tahliyelerinin, açıklanan ekonomik paketlerin ve salgınla mücadele için birçok ülkeye verdiği somut desteğin Türkiye’nin salgın sonrasında hareket alanını diğer birçok ülkeye nispetle genişletmiştir.
Türkiye salgında bir rol model geliştirmiştir. Dünyanın bir çok ülkesine yapılan yardımlar salgın sonrasında netice verecek ve yeni işbirliklerinin kapısı aralanacaktır. Kısacası dünya artık eski dünya olmayacak, Türkiye zaten hiçbir zaman eski Türkiye olmadı. Vesselam…