Şimdi kategorik olarak her şeye karşı olan malum tayfa “ayağa kalkıyoruz” demişler ama ellerinde hiç bahaneleri yok. Ağaç desen olmaz büyüdü, kar desen olmaz eridi, köprü desen bitti, tünel desen içinden geçildi. Manavgat’ta bir çocuk tacizcisi tutuklandı, “Hah” dediler bir bir daldılar ama baktılar ki adam CHP’li “Haydaa, olmadı olmadı bu” diyerek suspus oldular. Nükleer santral deseler kafalarına halktan terlik yiyecekler derken ortaya terlikçi hoca çıktı. Kurân kursunda terlikle talebeyi döven hayvanın videosuna bir heves sarıldılar ama şimdi serde laiklik varken Kur’an talebesi müdafaasını yakıştıramadılar kendilerine yine sustular. Köşe bucak koklaya koklaya dolaşıyorlar. “Yok mu bir bahane” diye gecenin şerrinde sosyal medyada dolaşırken, “Anayasa’nın ilk dört maddesinin değiştirilme ihtimali varmışmış” diye buldular bir şey verdiler yaygarayı. Var mı aslı? Hiçbir ihtimal yok. Peki niye böyleler? En başta kendileri olmak kaydıyla hiç kimse bilmiyor bunun cevabını.

Böyle böyle arıyorlar, çünkü ayağa kalkacaklar ama niye kalkacaklar, neyi bahane edip nasıl istismar edecekler belli değil. Malzeme bulamıyorlar yani. Gerçek derdi olmayınca kendine dert uyduran sakil sosyeteler gibi üzülme numarası yapacaklar ama ona bile bahaneleri yok.

Evet, bahane vermemek lazım ellerine. Çünkü bahane bulurlarsa saldıracaklar. Gezi’de olduğu gibi saldıracaklar, 6/7 Ekim olaylarında olduğu gibi saldıracaklar. Suikast dahil her türlü kan dökme ihtimalleri var. Her şeyi yapabilirler. Tek ihtiyaçları küçük bir bahane. O küçük bahaneyle ayağa kalkacaklar, kalkanların birine Fetullahçılardan biri bir fenalık yapacak (Allah muhafaza), o fenalıkla işin rengi değişecek, işin rengi değişince konu başka bir yere doğru evrilecek ve sokaklar yanmaya başlayacak. Sonunda “Biz barışçıl olarak çıkmıştık” diyerek sıyrılacaklar, fakat memleket başka bir belanın yaralarını sarmak için uğraşacak. İşte şu gölge oyununu bozmak için, “Yar bana bir eğlence” diye gezinen adamların sataşmak için bahane aradığını hiç unutmamamız lazım.