Dünyanın en güçlü liderleri, dünyanın karşı karşıya olduğu çoklu krizleri ele almak üzere bu hafta sonu Yeni Delhi'de bir araya geliyor. İktidara geldiğinden bu yana hiçbir G20 Zirvesi’ni kaçırmayan Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in foruma katılmaması ise dikkat çekecek.
Çin'in ABD ile olan büyük güç rekabeti açısından bakıldığında, Şi'nin G20'ye katılmamasının; mevcut küresel yönetişim sisteminden ve Amerikan etkisinin çok baskın olduğunu düşündüğü yapılardan duyduğu hayal kırıklığına da işaret edebileceği söyleniyor.
Şi’nin bunun yerine, kısa süre önce tamamlanan BRICS Zirvesi ve yaklaşan Kuşak ve Yol Forumu gibi dünyanın nasıl yönetilmesi gerektiğine dair Çin'in kendi vizyonuna uyan çok taraflı forumlara öncelik verdiği görülüyor. Zira bir ulus değil, bir sistem olan BRICS’in son olarak, ABD'nin önemini azaltmayı amaçlayan ortak bir para birimine odaklandığı biliniyor. Çin’in elindeki dolar rezervinin denge değiştirici miktarı düşünüldüğünde, Çin’in BRICS üzerinden baskı gücünü artırma ihtimali daha ön plana çıkıyor.
‘KIZARTACAK DAHA BÜYÜK BALIKLARIM VAR'
ABD’nin, NATO Pasifik açılımını da burada hatırlamak lazım. Çin’e karşı Hindistan elini güçlendirmeye çalışan Amerika’nın bu hamlesi, Çin’in Hindistan’a olan kuşkusunu daha ileri bir boyuta taşıdı.
Pekin, Yeni Delhi'nin Washington'la artan ilişkilerine, özellikle de Pekin tarafından "Hint-Pasifik NATO'su" olarak kınanan ABD liderliğindeki bir güvenlik grubu olan Quad'a katılımına karşı çıkmıştı.
Jawaharlal Nehru Üniversitesi'nden Profesör Happymon Jacob, "Çin, Hindistan'ı Pekin karşıtı kampta görüyor ve bu nedenle Hindistan'ın düzenlediği büyük bir uluslararası zirveye değer katmak istemiyor." diyor.
Oxford Üniversitesi Çin Merkezi'nde çalışan ekonomist George Magnus ise, "Hindistan'a yönelik kasıtlı bir küçümseme olabilir ancak bu aynı zamanda Şi Cinping'in önemli olduğunu düşündüğü farklı yönetişim yapılarının varlığına dair bir açıklama da olabilir." diyor ve ekliyor:
"Cinping, Hindistan G20'sini örnek göstermek istemiş ve 'bu benim gideceğim bir yer değil çünkü kızartacak daha büyük balıklarım var’ demek istemiş olabilir.”
ALTERNATİF YÖNETİŞİM
Küresel GSYH'nin %80'ini temsil eden dünyanın önde gelen gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerini bir araya getiren G20'de Şi'nin yer almamasını, Çin'in yaklaşımında bir değişim olarak yorumlayanlar var.
Şi, son yıllarda üç küresel girişimi ilan ederek ‘yeni bir dünya düzeni’ vizyonu ortaya koyuyor: Küresel Güvenlik Girişimi (ittifaklar olmadan yeni bir güvenlik mimarisi), Küresel Kalkınma Girişimi (ekonomik büyümeyi finanse etmek üzere yeni bir araç) ve Küresel Medeniyet Girişimi (evrensel değerlerin sınırlarına tabi olmayan, devlet tarafından tanımlanmış yeni bir değerler sistemi).
Magnus'a göre bu girişimler, geniş kapsamlı ve içerik olarak muğlak görünmekle birlikte, "G20 himayesi altında hüküm süren yönetişim yapısından farklı olarak, ülkelerin Çin tarafından belirlenen bir anlatı etrafında bir araya gelebilecekleri bir şemsiye olarak tasarlandı."
Magnus ayrıca; Kuşak ve Yol, BRICS ve Şangay İşbirliği Örgütü gibi Pekin'in ya kurucusu ya da önemli bir oyuncusu olduğu girişimlerin, Çin'de artık çok daha yüksek bir önceliğe sahip olduğunu belirtiyor:
"Bu oluşumlar, Çin'in geleneksel olarak katıldığı ve ilgi odağını ABD ile paylaşmak zorunda kaldığı yapılara alternatif yapılar olarak yer alıyor.”
Çin’in burada büyük bir iddiası var: Pekin, liberal demokrasiyi benimseyen tereddütlü ülkelere ve dünyanın geri kalanına, içinde olduğu her oluşumun ‘Çin sahası’ olduğu mesajını veriyor.
‘Çin işleri’nin sonuçları ne olur, izleyip göreceğiz.