Cumhurbaşkanı Erdoğan, “II. Kurtuluş Savaşını veriyoruz!” derken ne demek istedi hiç düşündün mü? Peki bu savaşın bittiğini ilan ettiğini duydun mu? “Milletime çağrımdır. Milli Seferberlik ilan ediyorum” derken ne demek istedi peki? Milli Seferberliği kaldırdığını ilan eden açıklamasını duydun mu peki? Onu da duymadık…

O zaman II. Kurtuluş Savaşımız devam ediyor ve Millet olarak Milli Seferberlik halindeyiz…

Cumhurbaşkanımızın bu iki kritik ve can alıcı çağrı ve uyarısını çoğumuz unuttuk bile. Ama Devlet ve Devleti Yöneten bunu laf olsun diye söylemez, laf olsun diye milletinin önüne koymaz. Cumhurbaşkanımızın “II. Kurtuluş Savaşı ve Milli Seferberlik” ilanı önümüzde duruyor…

Dünya ve Türkiye tarihi bir süreçten geçiyor! Tarihi seçim için nefesler tutuldu. Sadece Türkiye’de değil. Tüm dünya nefesini tutmuş. 24 Haziran seçimlerinin sonucunu bekliyor. Türkiye dostları bir tarafta, düşmanları bir tarafta. Mazlumlar bir tarafta, vampir emperyalistler bir tarafta. Özgür Türkiye savunucuları bir tarafta, ABD mandacıları diğer tarafta…

Türkiye, 1923’ten beri değişik versiyonlarını denediği; sıklıkla darbecilerin el koyduğu yönetim şeklini terk ediyor. Yeni sistem ve devlet yönetim şeklinin yürürlüğe gireceği tarih 24 Haziran. Tıpkı 23 Nisan, 19 Mayıs, 29 Mayıs, 30 Ağustos ve 29 Ekim gibi tarihi bir gün. Türkiye ve dünya için yeni bir milat, yeni bir dönem başlıyor. 24 Haziran seçimleri her yönüyle Türkiye tarihi için bir milat olacak. Türkiye tarihini yazacak olan tarihçiler, bundan sonra olayları ve gelişmeleri “24 Haziran öncesi” ve “24 Haziran sonrası” olarak ayırmak durumunda olacaklar…

*

15 Temmuz FETÖ darbe girişimin arkasında ABD ve Almanya’nın başını çektiği bir koalisyonunun olduğu artık tartışılmaz bir gerçektir. FETÖ’nün bir numaralı ismi ABD’de sarayda yaşıyor, darbenin bir numaralı yöneticisi Adil Öksüz Almanya’da özel koruma altında.

Türkiye güçlendikçe Avrupa’da Almanya’dan, dünyada ABD’den bağımsız hareket etmeye başladı. Türkiye’nin tamamen kontrolden çıkmaması için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Ama başaramayacaklar. Başaramamalarının iki önemli nedeni var. Birincisi, yerin ve göğün sahibinin “göklerden gelen kararı”, ikincisi milletimizin Recep Tayyip Erdoğan’a verdiği ve vermeye devam ettiği güçlü destek…

Türkiye ve Erdoğan bu emperyal güçler ve yerli işbirlikçileriyle dillere destan bir mücadele yürütüyor.  Bu mücadelede ilk kez sandıkta kozlarını paylaşacaklar (Referandumu bu kategoride görmüyorum). 24 Haziran, sadece FETÖ, CHP, HDP, İP ve SP gibi muhalefet partilerine karşı sandıkta kazanılacak bir zafer olmayacak. En önemlisi ve en değerli olan tarafı Türkiye’nin, emperyalist elebaşı ABD ve Hitlerin torunları tarafından domine edilen AB’nin elebaşı Almanya’ya karşı kazanacağı bir zafer olma gerçeğidir!

*

El-Bab, Afrin, Menbiç, Kandil…

Bu yolun Türkiye’yi nereye çıkaracağını 24 Haziran seçimlerinin sonucu belirleyecek. 24 Haziran’da Erdoğan yeniden seçilirse terörle süren 40 yıllık mücadele yeni bir evreye girecek. Güçlü bir Erdoğan’ın yöneteceği, güçlü bir Türkiye’ye karşı terörü ve terör örgütlerini kullanma devri sona erecek. Erdoğan’ın liderliğinde 25 Haziran sabahına uyanan Türkiye’de, hiçbir ülke, Türkiye’ye silah doğrultacak teröristin arkasında duramaz. Teröre sponsor olamaz!

Türkiye, 40 yıldır mücadele ettiği terör belasına karşı nihai zaferi kazanma konusunda çok kritik bir eşiğin önünde duruyor. 24 Haziran’da Erdoğan’a destek vererek bu eşiği aşacağız. Başka bir seçeneğimiz yok. Bunun da tek bir yolu var…

Ya Erdoğan’ı BAŞKAN yapacağız ya Erdoğan’ı BAŞKAN yapacağız!