Özgür Özel’in “siyasetteki gerilimi düşürelim”, “kutuplaştırıcı söylemleri” bırakalım tiyatrosu uzun sürmedi.

Özel, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne gitmeyerek bu gerilim ve kutuplaştırmayı bitirmeyeceğini gösterse de Erdoğan oynanmak istenen tiyatroda suçlu taraf olmamak için CHP Genel Merkezi’ne iadeiziyarette bulundu.

Siyasette gerilimi yükselten, milleti kutuplaştıran CHP değilmiş gibi kurnazca bir söylemle yola çıkan Özel, bu tiyatronun partisine oy getirmediğini görünce aslına döndü.

CHP, üç temel değer olan “devlet”, “millet” ve “siyasetle” normalleşemez. Kendisi dışında her şeye “düşman” bir zihniyetin bu değerlerle barışması mümkün değildir.

Konuyu uzatmadan birkaç örnekle CHP’nin bu üç temel değer hakkındaki görüşlerine bakalım.  

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisi olduğu iddiasıyla ortalıkta dolaşan CHP’nin, 1938’den sonra Türkiye Cumhuriyeti devletine düşman olan politikaların merkezine dönüşmesi tesadüf müdür?

CHP bugün de Türkiye’nin topraklarının bir kısmında ayrı bir devlet kurmak için polis ve askerlerimizi şehit eden terör örgütünün siyasi ayağı partiyle seçim ittifakı yapıyor.

Askerî darbeyle devlet yönetimini ele geçirmeye çalışan FETÖ terör örgütünü mağdur göstermeye çalışan CHP değil mi?

Devlete, devleti yönetenlere kılıç çeken teğmenlere kol kanat geren CHP’den başkası oldu mu?

Bu güncel olaylar bir kez daha gösterdi ki CHP’nin Türkiye Cumhuriyeti devletiyle bir sorunu var!

Peki, CHP halkla barışık mı?

Halkımızın dinî değerleriyle “savaşmayı” kendisinin varlık sebebi gören zihniyetin Diyanet İşleri Başkanı ve Kur’an kursları üzerinden İslam dinine ve Kur’an-ı Kerim’e saldırması sürpriz değil.

İslam’ın öğretilmesine “Orta Çağ zihniyeti” diyen Özel’in parti sözcüsü Deniz Yücel’in cuma hutbesinde okunan Kur’an ayetlerine “saçmalık” demesi halkla normalleşme olabilir mi?

Hamas’a “terör örgütü” diyen Özel’in sesini Gaziantep’ten duyan CHP yöneticilerinin, soykırımcı İsrail’in şehit ettiği İsmail Heniyye’nin posterini “Türkiye laiktir, laik kalacak” sloganları eşliğinde parçalaması halkla barışmanın neresinde yazıyor?

Gelelim CHP’nin siyasetle normalleşmesine…

Türkiye’yi milyarlarca dolar zarara uğratan Gezi kalkışmasında “Hükûmeti düşürmeye teşebbüse yardım etme” suçundan 18 yıl hapis cezası alan Can Atalay’ın Meclis’te yemin etmesi için her yola başvuran CHP, kürsüde AK Parti’ye küfür ve hakaretler yağdıran TİP’li Ahmet Şık’a koruma kalkanı oldu.

Soykırımcı İsrail’in şehit ettiği Ayşenur’un cenazesinde Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş ile şehidin babasının önünde tartışan ve Kurtulmuş’a “Tarafsız değilsin” diyen CHP lideri siyasetle normalleşebilir mi?

“Eğitimin amacı bir, Allah korkusu; iki, kuldan utanmadır.” diyen eski Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar’a; “Biz Hulusi Akar’ı kazıkazan gibi kazıdık, altından bir siyasal İslamcı (?) çıktı.” diyerek kendince hakaret eden Özel’in siyasetle normalleşmesini bekleyenler boşuna vakit harcamasın.

Çünkü CHP’nin gündeminde siyasetle normalleşme değil, iktidara gelince bir litre rakının fiyatını 140 TL’ye düşürmek var.

Devletimize karşı emperyalist ABD, milletimize karşı Haçlı Batı, siyasete karşı soykırımcı İsrail’in diliyle konuşan CHP değerlerimizle normalleşemez.

CHP’nin normalleşmesi için tekenin süt vereceği günü bekleyin…