Putin adında bir çar yok. Rus çarlığını ihya etmeyi hedefleyen bir Rus siyaseti de yok aslında. Bu gibi söylemler eski Sovyet medyasının uzantısı günümüz Rus medyasında yer buluyor sadece. Rusya devleti bölgemizde kullanılan araçlardan sadece bir tanesidir. Özetle söylemek gerekirse, Rusya’nın söylediği Amerika’nın söylemesini istediği şeydir. Bu sadece Türkiye meselesinde değil, Suriye, hatta Avrupa konusunda da böyledir.

Amerika Türkiye ile Rusya arasında medya üzerinden tırmandırılan gerginliğe içten sevinmekte. Zaten en başından beri bu gerginliğin tırmandırılması için gayret ediyor. Zira önce Rusya ekonomisinin, ardından da Türkiye ekonomisinin bu çatışmadan zararlı çıkacağını biliyor. Amerika önce Rusya’yı Suriye krizinin içine çekti. Çünkü Amerikalılar Türkiye’nin güvenli bölge önerisine karşı çıkıyorlardı. Avrupa’nın sıcak bakmaya başladığı bu öneri Amerikalıların istemediği bir öneriydi. Çünkü onlar için önemli olan Amerikan ekonomisi için büyük bir gelir kaynağı teşkil eden krizin devam etmesiydi.

Amerikalılar Rusların karar sahibi bir güç görüntüsü vermesini istemektedir. Bu strateji Suriye krizinin çözümünde Amerikalıların niye ayak sürüdüğünün dünya toplumları nezdinde gerekçesini de oluşturmaktadır. Bu yaklaşım aynı zamanda savaşı sonlandırmanın ilk adımı mesabesinde olan güvenli bölge oluşturulması düşüncesini de ertelemektedir.

Her şeyden önce şunu iyi bilmeliyiz: Amerikalıların tarih boyunca ne dostu olmuştur ne de düşmanı. Siyaset dünyasında bu söz garip karşılanabilir. Çünkü medya araçlarında böyle bir söylem yok. Kanaatimce Amerikalılar düşmanlarının varlığıyla kaim olmaktadırlar. İşte bu yüzdendir ki, düşmanlarını büsbütün mağlup etmezler ve bütünüyle bertaraf etmezler. Bilakis onları ehlileştirmenin ve kendi maslahatları doğrultusunda kullanmanın yollarını ararlar. Mesela, şimdi İran’ı bölgede zayıflatmak için destekledikleri DAİŞ’i yakın bir gelecekte birçok Arap-İslam devletini dövmek için kullanmak isteyecekler. Keza, Irak ve Afganistan işgallerine bahane ettikleri el-Kaide örgütünü ve ne yaptığını bilmeden Amerika’ya çok büyük hizmetler sunan terör örgütlerini gerekçe göstererek müdahalelerini sürdürecekler.

Amerika geçmiş dönemlerden beri tarihî liderler dahil hemen bütün Avrupa liderlerini gizlice izlemiş ve dinlemiştir. Esasında bu, Amerika’nın bütün Avrupa ülkelerini küçümsediği anlamına gelmektedir. Keza, Amerika, Avrupa Birliği’ni Rusya’nın yayılmasını engelleme gerekçesiyle Bulgaristan ve Romanya gibi geri kalmış ülkeleri AB’ye almak zorunda bırakmıştır. Amerika’nın asıl maksadı bu ülkeleri Rus hegemonyasından kurtarmak değil, onları AB’nin sırtına yük yapmak idi. Böylece kalkınma kabiliyeti olmayan ülkelerin yükünü sırtlanan AB’yi problemler yumağıyla boğmak istiyordu. Sonuçta bu stratejiyle Avrupa Birliği’nin müstakil bir güç haline gelmesi ve Amerikan ekonomisine üstünlük sağlaması engellenmiş oldu.

Kanaatimce Türkiye-Rusya çatışmasını tırmandırma fikri, tuttuğu yolu çok iyi bilen Avrupa Birliği’ne de önemli derecede zarar vermektedir. Avrupalılar da bölgemizdeki ekonomik kriz girişimlerinden zarar görmektedir. Ruslar kendi halklarını üçüncü dünya ülkelerinin yöntemleriyle yönettikleri için krizlere aldırış etmiyorlar. Ancak, geçmişte değilse de şimdi içlerine almayı arzu ettikleri Türkiye’de vuku bulan herhangi bir gerginlik Avrupalıları korkuya sürüklemektedir. Bu yüzden Avrupalılar Türkiye devletinin istikrarını muhafaza etmesini arzu etmektedirler. Zira Türkiye, Avrupa’ya akın edecek milyonlarca sığınmacının geçiş yolu mesabesindedir. Dolayısıyla Türkiye Avrupa’nın gelecekteki krizlerinin çözümünde anahtar rolü oynamaktadır.