Selçuk Aydemir ve Türkiye’nin yeni parlayan yıldızları Ahmet Kural ve Murat Cemcir’in yaptıkları hemen her işin parlak bir zekâ barındırdığı muhakkak. ‘Düğün Dernek 2’ de kantarın topuzu kaçmamış esprilerle bezenmiş. Biraz tekrar hissi uyandırsa da bir devam filmi için dert edilmeyecek bir durum.
Seri filmlerde ilk filmin etkisini yakalayamayan ama daha başarılı ikinci üçüncü filmler sıkıntısı vardır. Düğün Dernek de sanırım aynı sıkıntıya dûçâr olacak. İlk filmden daha başarılı bir film, neredeyse daha başarılı bir hikâye var ortada. Fakat Türk izleyicisinin kantarın topuzu kaçmış esprilerden hoşlandığını göz önünde bulundurursak filmin daha komik gelmeyeceği kesin.
İlk hafta sonuna rekorla giren ‘Düğün Dernek 2’ torununu sünnet ettirmek isteyen Sivaslı İsmail’in çeteyi yeni bir düğün operasyonu için toplamasıyla başlıyor. Dozunda mizahla beklenen bir son buluşuyor. Eğlencelik bir sinema keyfi sunan film 2015 yılının da rekorunu kıracak gibi.
Selçuk Aydemir ve Türkiye’nin yeni parlayan yıldızları Ahmet Kural ve Murat Cemcir’in yaptıkları hemen her işin parlak bir zekâ barındırdığı muhakkak. ‘Düğün Dernek 2’ de kantarın topuzu kaçmamış esprilerle bezenmiş bir film. Biraz tekrar hissi uyandırsa da bir devam filmi için dert edilmeyecek bir durum.
Filmin aksadığı iki belirgin nokta var. Birincisi -ister istemez- filmin aslında en başkahramanının Rasim Öztekin’in (İsmail) Ahmet Kural ve Murat Cemcir’in biraz gölgesinde kalması. Diğer bir nokta ise Türk mizah filmlerinin hepsinin ortak sıkıntısı olan senaryo yerine karakter mizahına takılması. Aslında Düğün Dernek karakter mizahının yanına senaryo mizahını da koyabilen son dönemin nadir filmlerinden birisi ama bu filmde ne yazık ki filmin bazı bölümlerini karakter mizahına kurban etmiş durumda.
Son olarak Murat Cemcir’in bu filmde biraz daha parladığı ve Ahmet Kural’ın gölgesinden sıyrıldığını görmek oyunculuğu üzerine söylenen olumsuzlukları geride bırakır diye düşünüyorum. Filmin iki yer dışında küfür kullanılmadan kotarılmış olmasına da ayrıca bir övgü gerek. Artık serinin üçüncü filmini bekleme zamanı geldi.
SİNEMA
Sinema salonlarında filmden önce bitmek bilmeyen reklamlar üzerine epeyce bir şey yazmak lazım. Nasıl bir denetim getirilir, nasıl düzeltilir şu an bir fikrim yok ama konunun detaylarını araştırıyorum. Paramızla reklam izlemek istemiyoruz. Bir de sinemaya gelen izleyiciye yolunacak kaz muamelesi yapan sinema salonları konusu da gündemde. E5’de trafikte kalmış İstanbulluya bile su 1 lira iken sinema salonlarında yapılan bir kazıklama operasyonudur. Elbet bir denetleyeni, piyasa koşullarını göz önünde bulunduranı bir ayar vereni vardır. Devletin böylesi bir haksızlığa karşı bir yaptırımı olmazsa izleyici elbet bir yaptırımda bulunur. Pahalı olan biletler konusunu hiç dile getirmeye gerek yok. Ama yılda üç beş film dışında Türk sineması 100 bin barajını aşamıyorsa patlamış mısırın meselenin neresinde olduğunu da bir düşünmek gerek elbette.