‘Siyah çocuklar ayışığında mavi görünür.’
“Moonlight” için söyleyebileceğimiz tek söz burada son buluyor. Filmde aklımızdan kalan belki de tek şey.
Bu hafta Recep İvedik ve uzun aradan sonra Night Shyamalan’ın korku filmi dışında vizyona giren diğer bir yapımda Moonlight. Aldığı ödüller ve Oscar adaylıklarıyla sinema izleyicisinin oldukça dikkatini çekmiş durumda.
Yönetmenliğini Barry Jenkins’in yaptığı filmin başrollerini Alex R. Hibbert, Ashton Sanders, Trevante Rhodes, Mahershala Ali, Janelle Monáe paylaşıyor.
Film insan ilişkileri ve bu ilişkilerin arasında kimliğini bulmayan çalışan bir insanın üç farklı evresini ve hayatındaki değişimleri anlatıyor. Part’lar halinde bölünmüş olan filmi çocukluk, ergenlik ve yetişkinlik safhalarında geçen sade ve abartısız olaylar içerisinde izliyoruz. Aslında filmi iyi yapan tek tarafı abartısız ve sade bir anlatımı tercih etmiş olması. Bu anlatım biçimine bir de çok iyi denebilecek oyunculuklar eklenince film bir anda iddialı bir yapım haline geliyor. Fakat filmin kırılma noktasını oluşturmak için yönetmenin tercih ettiği sahneler neredeyse izleyicinin aklıyla dalga geçer halde.
Miami’nin arka sokaklarında bir zenci mahallesinde oldukça zor bir yaşam yaşayan Little (Chiron) bir uyuşturucu satıcısı olan Juan’la karşılaşır. Babası olmayan Little için Juan bir baba figürü olarak yer alır. Juan Little’a hayat konusunda bazı dersler verirken söylediği etkileyici cümleler var: Siyah çocuklar ayışığında mavi görünürler. Filmin ilk çeyreğinde zikredilen bu sözle ve eşcinsellik hakkında geçen konuşmalarla aslında filmin devamını ve olacakları rahatça anlayabiliyoruz. Zaten abartısız olaylarla ilgili bir anlatım dili tercih edildiğinden elimizde kalan duygu yönü filmin başında ortaya çıkıyor. Ve umulmadık bir şey olsun diye beklemeye başlıyoruz.
Filmde özellikle mavi ışık ve su metaforları bolca kullanılmış. Yönetmen bu metaforik dili eşcinsellik, ırkçılık veoidipus kompleksinde de sürdürmüş. Babasız çocuk, uyuşturucu bağımlısı anne, uyuşturucu satıcısı baba figürü… Vardığı noktada uyuşturucu satıcısı adam, eşcinsel ama bunu hiç zikredememiş içe kapanık kişilik. Ve döngü.
Aldığı övgüleri, ödülleri ve adaylıkları zerre kadar haketmeyen bir filmden bahsediyorum aslında. Bu film kötüdür diyerek geçemem. Ama bu filmin ederi ödüller kaldıracak kadar iyi değil. Orta halli bir ‘sanat filmi’. Geçtiğimiz aylarda izlediğimiz American Honey, Moonlight’tan çok daha başarılı bir filmdi. Neredeyse aynı noktalara odaklanan iki film arasında Moonlight’ı bu kadar öne çıkaran ve ona ödüller yağdıran ne peki?
Oscar adaylıkları konusunda Brokeback Mountain’dan beri bariz bir şekilde önümüze konulan eşcinsellik destekçileri ve onların oluşturduğu bir lobi var. Hemen her yıl artık içerisinde eşcinsellik teması olan filmler bir şekilde öne çıkabilme şansı yakalıyor. Hatta Biutiful filminde İnarritu’nun Oscar’a göz kırpmak için filminde gereksiz de olsa yer verdiği sahneler vardı. Eşcinsellik ya da LGBTİ meselesi hiç alakası olmamasına rağmen ırkçılık gibi meselelerle yanyana getirilerek piyasaya servis ediliyor. Böylece konu karşısında sesini çıkarmak isteyen kim olursa kafasına geçirilecek yaftalar hazırlanıyor.
Bu mesele bilinçli bir mesele olarak fıtratı bozmak için hazırlanıyor ve sürekli olarak da sıcak tutuluyor.
Şimdi Moonlight bir Oscar heykelciği ile dünyada saklı kalmış ve bu eğilimini açıklayamamış tüm eşcinsellere bir selam çakar. Sonra istiklalde binlerce LGBTİ üyesi zıvanadan çıkmış halde toplumsal ahlak değerlerimizi hiçe sayarak yürür. Bununla da kalmaz edepsizlik etme dediğinde tüm solcu cenah ile seni linçe kalkışırlar. Ama bununla da bitmez. Bir adım sonrası artık animasyon filmlere kadar inmiş olan farklı olmaktan korkma, eşcinsellik kötü bir şey değil mesajları çocuklarımızın zihnine adım adım sokulur. Bir bakmışsınız moda haline gelir. Helak olmuş kavimlerin başına gelen ne varsa bizim sonumuzda ona doğru koşuyor.
Siyah çocukların ayışığında mavi göründüğünü söyleyen zihniyet Afrika kıtasında açlığa terk ettikleri, sömürüp yağmaladıkları çocukların ayışığında bile açlık çektiğini de hatırlar mı acaba?