Eğriçayır Balı

1700’lü yıllardan beri Mersin’de Toroslar’ın eteğinde yaşayan Yörük Çay ailesi, nesillerdir sürdürdüğü arıcılık birikimiyle, 2500 rakımlı Eğriçayır yaylasında ürettiği balın, efsanevi lezzetini ve aromasını günümüzde de korumak için, 2009 yılında “Eğriçayır Balı” markasını kuruyor ve o yılda organik sertifikasını alıyor.

Çay Ailesi, kuşaklar boyudur arıcılık yaparak geçimini sağlıyor. 1950’lere kadar ailenin dedeleri yazın Eğriçayır Yaylası'na kışın da Kızkalesi Sahili'ne kovanlarını develerle taşır ve kütük kovanlarda ürettikleri petek balını ise dağarcık denilen ve keçi derilerinden elde üretilen keselerde pazarlara ulaştırırlarmış. Aileden Celal Çay, “Biz yaklaşık 300 yıldır Mersin'in Eğriçayır Yaylası’nda arıcılık yapan Yörük bir aileyiz.

Ben bu Yörük ailenin son kuşak temsilcilerinden biriyim. Söz konusu bal olunca güven çok önemli ama bizim için en önemli olan, Anadolu'da ürettiğimiz balın, dünyanın en iyi balı seçilme hikâyesinin olması. Bal ile ilgili çok fazla ödül var, fakat bizim aldığımız ödül dünyanın en prestijli kurumu olan Dünya Arıcılık Birliği tarafından dünyanın en iyi balı seçilmesi ödülüdür. Hem içerik hem nitelik bakımından birçok kriterden geçtik. Dünyanın en iyi ürünlerinin memleketimizde üretilebileceğine inanıyoruz” demektedir.

Eğriçayır Balın ödülleri

  • 2009’ta Fransa’da Altın Madalya
  • 2011’da Slovenya’da “Dünyanın en iyi 2. Balı”
  • İtalya’da “ Uluslararası En İyi Organik Bal Yarışması’nda "Altın Madalya
  • 2019’da Kanada’nın Montreal kentinde “Dünyanın En İyi Balı”.

Kontrollü Arıcılık Sistemi (KONAR) ile üretim yapılıyor. Celal Çay, ailesinin bu bilgi birikimini standart dokümantasyon haline getirerek Anadolu’nun birçok köşesinden, zengin flora bölgesine sahip 40 arıcıyı bünyesine katarak kısa adı KONAR olan, ‘Kontrollü Arıcılık Sistemi’ni kuruyor. Bu sayede çeşitli bölgelerden olan bu arıcılar da Eğriçayır yaylasındaki bal kriterinde bal üretmeye başlıyorlar. Aile bunları hassasiyetle denetliyor, her adımını izliyor ve analizlerle Eğriçayır standartlarıyla olduğunu görünce de bal üretimini onaylıyor.

Eğriçayır Balı neden değerli?

İlk olarak Mersin Toros Dağları’nda 2500 rakımda bulunan Eğriçayır yaylasındaki bitki örtüsü ve çiçek çeşitliliğinin balın aromasını mükemmelleştiriyor olması, 2. olarak da yüzyılları aşan aile geleneğinden gelen tecrübe ve birikim.

Eğriçayır Balı’nın tadına baktım, gerçekten dünyanın en iyi balı ödülünü almayı hak ediyordu.

Dried-Up

Eğitimci bir anne olan Nilüfer Erolan tarafından, 2020 yılında bir kadın girişimi olarak, İzmir'de kurulan Dried-Up, Ege Bölgesi'nin verimli topraklarında yetişen, taptaze ve mevsimlik ürünleri tedarik ederek, besin değerini ve vitaminini kaybetmeden profesyonel makinelerde kurutmakta ve hava almayan gıda ambalajlarında müşterilerine ulaştırmaktadır.

1983 yılında İstanbul’da doğan Nilüfer Erolan, 2010 yılında İzmir’e yerleşerek İstanbul’da başlayan öğretmenlik mesleğini İzmir’de de uzun yıllar yönetici olarak devam ettiriyor. Hayatının dönüm noktasını 2016 yılında oğlunun dünyaya gelmesine bağlayan Nilüfer Hanım, çocuğunun doğumundan sonra en büyük amacının ona sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırmak olduğunu belirtiyor.

Şekersiz ve doğal beslenmesi için sürekli arayış içerisinde olan ve tedariki çok zor olan bu ürünlere hep alternatifler üretmeye çalışan anne Nilüfer Hanım, sonunda pandemi şartlarını da göz önüne alarak kendi markası olan Dried-Up’ı kuruyor.

İzmir’de yaşıyor olmanın avantajıyla birlikte Ege Bölgesi’nin doğal meyvelerini profesyonel makinalarda el değmeden kurutarak tamamen doğal, şekersiz ve katkısız meyve kuruları üreten Nilüfer Hanım, amacının öncelikli olarak çocukları için sağlıklı beslenmeyi önemseyen herkesin ihtiyacına cevap verebilmek olduğunu söylüyor. Sonuçta marketlerde satılan şekerli ürünlere alternatif olarak, kişilerin yanlarında rahat taşıyabilecekleri sağlıklı paketler üreterek, çocuğunu sağlıklı beslemeye çalışan bir annenin hayali bu şekilde gerçekleşmiş oluyor.

Sağlıklı kuru meyve atıştırmalıkları

Toplumun büyük bir kesiminde zaman zaman oluşan tatlı krizlerine en ideal çözümün sağlıklı atıştırmalıklar olduğunu düşünüyorum. İşte böyle zamanlarda ihtiyaç olan en sağlıklı atıştırmalıklardan biri de kuru meyvelerdir bence. Hem lezzetli, hem pratik hem de enerji ihtiyacını karşılayacak ve tok tutacak atıştırmalıklar.

Bu açıdan sağlıklı yaşamın, sağlıklı gıdalardan geçtiğine inanan Nilüfer Hanım, bunu ürettikleri ürünlerle de kanıtlamak için sağlıklı kuru meyve atıştırmalıklarını halkın beğenisine sunuyor. Kısa zamanda bu kadar çok seviliyor olması sanırım tesadüf olamaz. Ayrıca sıcak yaz günlerinde serinleme ihtiyacını karşılayan o buz gibi içeceğin içine tatlandırmak için de kullanılabiliyor.

Urla Kuru

Ziraat Mühendisi olan Zeliha Aka, 80’li yıllara dayanan ‘Kuru Meyve ve Sebze’ üretme hayalini, Ankara’da uzun yıllar Bilgi İşlem sektöründe çalıştıktan sonra 2017 yılında Urla, Kuşçular Köyü’ne yerleşerek gerçekleştiriyor.

1986 yılında Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü’nden mezun olan ve Amerika’ya bilgisayar programcılığı okumaya giden Aka, ilk kez Amerika’da gördüğü gıda kurutma fırınları ile filizlenen “Meyve ve Sebze Kurutma” fikrini 2019 yılında ‘Urla Kuru’ markasını kurarak gerçeğe dönüştürüyor.

Ege’de yaşamak, doğa ile iç içe olmak, iyi tarım uygulamaları derken, ailesiyle birlikte direk üreticisinden aldıkları doğal meyve ve sebzeleri gıda kurutma fırınlarında Kıtır Çıtır haline getirmeyi başarıyorlar.

Bir yıla yakın bir süre Ar-Ge çalışmaları sonucunda herkes için sağlıklı, tertemiz, katkı maddesiz, rafine şekersiz, rengi, tadı, kokusu içinde kalacak şekilde incecik, sadece nemi alınmış, lif açısından zengin meyve ve sebze ciplerini yapmaya başlıyorlar. Daha sonra ürün yelpazesini geliştiren Zeliha Hanım, tamamen doğal, birbirinden lezzetli çeşnili çıtırlar ve meyve-sebze cipsleri gibi birçok ürün de ekliyor.

İşlenmiş gıda yerine sağlıklı meyve atıştırmalıkları

Başarılı bir kadın girişimci Zeliha Hanım, Urla Kadın Kooperatifi ortağı oluyor ve Urla Kadın Üretici Pazarı’nda da bir stant açıyor. Zeliha Hanım bu girişim başarısı için “Kendi fikirlerimi gerçekleştirdiğim, kendi işimi kurup, girişimcilik dünyasına katıldığım için oldukça mutluyum.

Etrafımdaki üreten kadınları gördükçe mutlu oluyorum. Kadınların gücüne, içimizdeki istek ve kararlılığın bizleri çok daha büyük başarılara götüreceğine yürekten inanıyorum” diyerek bir kadın girişimci olarak azim ve kararlılık içinde olduğunu gösteriyor.

Özellikle kadın üreticilerden alınan sebze ve meyveler seramik bıçaklarla kesilip "Gıda Kurutma Makinası" ile tüm hijyen kurallarına uyularak, toz, haşere ve çevre ilaçlamalarına maruz kalmadan kapalı ortamda çıtır hale dönüşüyorlar. Kurutma sırasında meyve sebzenin sadece içindeki su alınmakta proteini, vitamini, kokusu, rengi ve lezzeti içinde saklı kalmaktadır.

Özetle her iki meyve kuruları üreten firmaların ürünlerini tattım, gerçekten çok lezzetli ve çok sağlıklı ürünler, marketlerde satılan işlenmiş gıdaların yerine geçebilir.