İnfiale meydan verecek, moral bozacak, tedirginlik yayacak yazılar yazmak iyi niyetliyse “Kaş yaparken göz çıkarmak”, kötü niyetliyse “Operasyon yapmak” olarak kabul edilir.
Uzun zaman düşündük, yazalım mı yazmayalım mı diye istişareler ettik. Niyetinden emin olduğumuz, ferasetine güvendiğimiz büyüklerimize akıl danıştık ve sonunda; “Yazarsak, üzerine gidersek, bir nebze de olsa uyanık kalmayı sağlarız ve fesat başlamadan kafasını ezeriz” diye yüksek sesle dillendirmeye karar verdik.
Türkiye, en başta kendi içinde olmak kaydıyla, doğrudan ve dolaylı bağlantılarla etrafıyla birlikte kritik bir süreçten geçiyor. Burada canımızı yakıyorlar, hem de çok yakıyorlar. PKK, FETÖ ve DAEŞ adıyla bilinen aslında aynı pençenin tırnakları olan ifritler saplanıyor göğsümüze. Bütün bu tırnakların yanına hepsinden daha pis, hepsinden daha iğrenç başka bir tırnak planlıyorlar ciğerimize saplamak için. Aynı Suriye’de olduğu gibi silahlı “Rejim Milisleri” oluşturmak için fırsat arıyor Batı. Batı diye söylediğim bir coğrafyayı değil bir zihniyeti işaret etmek. Çünkü planlayıcılarının arasında Hollanda kralından bile daha Batılı olan İran da var. Kandil’de Cemil Bayık’la tokalaşan ve bu fotoğrafı medyaya servis eden İranlı mollanın Türkiye’ye gönderdiği mesajı eksik okursak başımıza hepsinden daha kanlı bir belayı sarabilirler. Başkanlık sistemini sürekli rejim değişikliği diye çarpıtarak anlatmalarının defalarca yalanlanmış olmasına rağmen bu ucuz palavrayı papağan gibi tekrar etmelerinin sebebi bir “rejim milisleri zemini” hazırlamak. Halkın %70’i evet dese de başkanlık sistemine yine itiraz edecekler. “Rejim değişiyor” diyecekler ve PKK ile birlikte “Rejim Savunma” birlikleri kuracaklar. Batı bu planı yaptı ve tutar mı diye zemin yokluyor. Uyanık olursak tutmaz!..