Recep Tayyip Erdoğan’ın tekrar Cumhurbaşkanı seçilmesi Türkiye’de olduğu kadar dünyada da çok ses getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın göreve başlama törenine 78 ülkeden üst düzey katılım oldu. Törene, 21 devlet başkanı ve 13 başbakanın yanı sıra çok sayıda bakan ile aralarında Türk Devletleri Teşkilatı, NATO ve İslam İşbirliği Teşkilatı'nın da olduğu uluslararası kuruluş temsilcileri katıldı. Katılımcılar arasında, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, Macaristan Başbakanı Victor Orban ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan çok konuşulan isimler arasında yer aldı.
Göreve başlama töreninde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sağında Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, solunda ise ortodoks azınlıkların patriği Bartholomeos'un yer alması dünyaya verilen bir birleştiricilik ve bütünlük mesajı olarak yorumlandı. Törene katılımcı ülke listesine baktığımızda ise dünyaya verilen bir diğer önemli mesaj, katılımcı ülkelerin çoğunlukla emperyalizme karşı bağımsızlık mücadelesi veren ülkeler olmasıydı. Erdoğan, Batı dünyasının baskıları ve muhalefete verdiği açık desteğe rağmen, 21 yıllık iktidarından sonra tekrar cumhurbaşkanı seçilerek, dünyanın beşten büyük olduğunu ve alternatif bir dünyanın da mümkün olduğunu kanıtlamış oldu.
Yeni kabinede liyakat ön plana çıkıyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zaferinden sonra bir diğer merak edilen konu ise yeni kabinenin nasıl olacağıydı. Bakan listesini incelediğimizde yeni bakanların işinin ehli, donanımlı ve devlet tecrübesi olan kişiler olduğunu görüyoruz.
Öne çıkan isimler arasında uzun yıllar MİT Müsteşarı/Başkanı olarak çalıştıktan sonra Dışişleri Bakanı olarak atanmış Hakan Fidan, Hazine ve Maliye Bakanlığı görevini Nureddin Nebati'den devralan Mehmet Şimşek, İçişleri Bakanı olarak atanan eski İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ve kabinenin tek kadın üyesi Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş'ı sayabiliriz.
Hakan Fidan’ın Türkiye’nin dünya sahnesindeki başarılara yön veren akıl olduğu düşünüldüğü için, bu yeni dönemde de ülkemizin çok ses getireceği aşikâr. Hakan Fidan ve Vladimir Putin arasındaki özgeçmiş benzerliğini de hesaba katarsak, Fidan’ın bu yeni dönemde Ukrayna-Rusya Savaşı’na son verecek yapıcı adımlara önderlik edeceğini bile söyleyebiliriz. Öte yandan, uzun yıllar Cumhurbaşkanlığı Sözcülüğü yaptıktan sonra MİT Başkanı olarak atanmış İbrahim Kalın da bu yolda Hakan Fidan’ın sağ kolu olarak çalışmaya devam edecektir.
Mahinur Özdemir Göktaş’ın da bir kadın olarak bu kadar genç yaşta bakan atanması hem yurt dışında yetişmiş gençler hem de kadınlar için umut verici. Aile Bakanı Göktaş'ın Belçika'daki ilk başörtülü vekil olduğunu ve sözde Ermeni soykırım yasası çıkarılırken karşı çıktığı için partisinden ihraç edildiğini hatırlatalım.
Ekonomide halkla iletişim kurmak önemli
Tabii ki bu yeni dönemde en çok konuşulacak ve acilen çözülmesi gereken mesele ekonomik sorunlar. Seçim sonrası, Türk lirası bir günde yüzde 7,3 değer kaybettikten sonra Bakan Şimşek vatandaşlara sabırlı olmaları gerektiği konusunda önemli bir mesaj verdi. “Plan ve program dahilinde, belirlediğimiz ilkeler çerçevesinde emin adımlarla çıktığımız bu yolda hedeflerimize inşallah herkesin desteğini alarak ulaşacağız. Ancak biraz sabır ve zamana ihtiyacımız var.” diyen Şimşek, kalkınan ve dirençli bir Türkiye yaratmak için yol gösteren prensiplerin, şeffaflık, hesap verilebilirlik ve öngörülebilirlik olacağını ifade ediyor.
Ekonomideki bu çalkantılardan sonra bazı muhalif ünlü isimler durumun “vahameti” konusunda uyarıda bulunarak vatandaşları Bakan Şimşek ile dayanışmaya davet etti. Şahsen bana bu tür mesajlar samimi gelmedi. Aksine, “durum vahim” diyerek insanlara korku ve panik de pompalanıyor.
Oysa sosyal bilimlerde temel bir kural vardır. Kriz zamanlarında psikolojik etkenler de çok önemli bir rol oynar. Bu süreçte ekonomiden sorumlu yetkililerin halkla şeffaf bir şekilde izlenecek yolu paylaşıp piyasalara ve yatırımcılara güven vermesi hayati önem taşıyor. İşinde yetkin isimlerin bu zor görevi başarıyla gerçekleştireceklerine güvenimiz tam.
Önemli olan Türkiye Yüzyılı'nda halkımızın da Cumhurbaşkanı Erdoğan ve kabinesinin arkasında durması ve ülkelerinin parlak geleceğine inanmaları. Ülkemizi dünya güçlerinin arasına sokmak için çıktığımız bu yolda inanmanın, başarmanın yarısı olduğu hiç unutulmamalı.