Katar’a abluka uygulayan ülkelerin Kuveyt aracılığıyla Doha’ya sunduğu talepler listesinde Katar’daki Türk üssünün derhal kapatılması ve Türkiye’yle askeri iş birliğine son verilmesi de yer alıyor.

Katar Haber Ajansı’nda yayınlanan ve Katar Emiri Temim Bin Hamed El Sani’ye dayandırılan asılsız açıklamalarla başlayan kriz, Doha’nın teröre destek verdiği iddiasına evrildi ve oradan da Türk üssünden rahatsızlığa geldi dayandı.

Krizin gerçek nedeni iddia edildiği gibi Katar’ın teröre destek vermesi ise talep listesine Türk üssünün kapatılması gibi bir madde neden konuldu?

Katar’ın Türkiye’yle askeri iş birliğinin terörle ne alâkası var?

Cumhurbaşkanı başdanışmanlarından Saadet Oruç, önceki gün Star’da “Katar’a Türk üssü ültimatomu ne kadar ciddi?” başlığıyla yayınlanan yazısında, Birleşik Arap Emirlikleri dışişlerinden sorumlu devlet bakanı Enver Gargaş’ın Fransız Le Monde gazetesine verdiği demece işaret ederek, “Belli ki söz konusu 13 maddelik listeye “birileri” Türkiye ile ilgili maddeyi son anda ekletmiş. Şu an için, fazla da gerçekçi görünmüyor bu talep” diyor.

Gargaş bu maddenin bir “ek” olduğunu söylediğine ve “Katar’ın kendi dış politikasını izleme hakkı var” diyerek Türkiye’yle ilgili mevzuya girmediğine göre Türk üssünün kapatılması talebini listeye ekleyenin BAE olmadığı sanılabilir.

En azından BAE’li bakanın Le Monde gazetesine verdiği demeçten Oruç’un böyle bir izlenim edindiğini anlıyoruz.

Cumhurbaşkanlığı’nda da bu düşünce mi hâkim, bilmiyoruz.

Şayet öyleyse bu aşırı iyimserlik ve vahim bir yanılgı olur.

Bahreyn Dışişleri Bakanı Halid Bin Ahmed El Halife, iki gün önce Twitter’daki hesabında, bazı bölgesel güçlerin krize müdahale ederek sorunu çözeceğini düşündüğünü ve yanıldığını, söz konusu güçlerin her türlü acil sorunu çözebilecek mevcut bölgesel düzene saygı duyması gerektiğini yazdı.

Bu açıklamada “bölgesel güçler” ile Türkiye’nin ve “bölgesel düzen” ile de Körfez İşbirliği Konseyi’nin kastedildiği gayet açık.

Nitekim Bahreyn Dışişleri Bakanı açıklamalarının devamında Katar’la yaşadıkları problemin siyaset ve güvenlik sorunu olduğunu, askeri olmadığını, Katar’ın yabancı orduları ve zırhlı birliklerini getirerek gerginliği askeri açıdan tırmandırdığını ve bunun sorumluluğunun da Katar’a ait olduğunu iddia etti.

İşin daha da ilginci Katar’daki Türk üssünden ve iki ülke arasındaki askeri işbirliğinden rahatsızlığını açıkça dile getiren Halid Bin Ahmed El Halife, 10 Haziran’da Türkiye’ye yaptığı ziyaret sırasında üssün tüm Körfez’in güvenliği için olduğunu söylemişti.

Aynı bakan, 6 Eylül 2012 tarihli bir tweetinde de Muhammed Mursi’yle yaptığı görüşmenin fotoğrafını paylaşıp, Mursi’yi kast ederek “Başında dürüst ve güvenilir bir adam olduğu sürece Mısır için endişe duymayacağım” yazmıştı.

Sonra da Bahreyn Mursi’nin askeri darbeyle devrilmesine her türlü desteği vermişti.

Yani böyle hızlı ve keskin dönüşlerin yaşandığı oldukça kaygan ve kaypak bir zemin söz konusu.

Katar’daki Türk üssünün kapatılması talebini listeye Suudi Arabistan ve BAE’nin isteği dışında bir başkasının eklemiş olması imkânsız.

Bahreyn Dışişleri Bakanı’nın bayramda Twitter aracılığıyla yaptığı açıklama da bunu doğruluyor.

Halid Bin Ahmed El Halife, iki hafta önce Türkiye ziyaretini “Katar’a abluka uygulayan ülkelerin temsilcisi” olarak gerçekleştirmiş, Suudi Arabistan ve BAE’den mesaj getirmişti.

Katar’daki Türk üssüyle ilgili önceki gün yaptığı açıklamalar da yine “abluka koalisyonu”nun görüşünü yansıtıyor.

“Bu ülkeler Katar’daki Türk üssünden neden rahatsız?” sorusuna gelince…

Türk üssü onlara Osmanlı’yı hatırlattığı için olabilir.

Darbe için Katar’a gerçekten askeri müdahalede bulunma planları bulunduğu ve Türk üssü bu planı bozduğu için olabilir.

Belki de her ikisi birliktedir…