Tunus İntifadası’nın ilk günlerinde, Arapça yayın yapan bir Fransız kanalı, Tunus hakkında bir rapor yayınladı. Cinsel marjinallerden birisi, Tunus’ta kendisi gibi olanların geleceği hakkında konuşmaya başladı. Bu gibi cinsel sapkınlıkları olanların kanun nezdinde haklarının tanınması için neler yapılması gerektiğini anlatıyordu…

Hassas ayırım burada başlıyor. Herkes gelecek günlere gözünü dikmişken, zulümden kurtarılmış bir toplumun nasıl inşa edilebileceğini düşünürken, Batı medyası bölgede Batı’nın politikalarını yansıtmaya devam ediyor. Kendisi için sorun teşkil eden konuları bölgenin de sorunlarıymış gibi lanse ediyor. İşte bu yüzden ve daha ilk günden itibaren seçilmiş Tunus Hükümeti, ilerlemesine mecal bırakmamacasına problemler seliyle karşı karşıya bırakıldı.

Tunus, Arap Baharı’nı çoktan terk etti. O süreci bırakarak askeri yönetime dönen son ülke olma yolunda tedricen ilerliyor. Gerekçeleri ise aşırı İslamcıların varlığı! Önceki hükümet, muhalefet önderlerinden birinin tutuklanması olayı bahane edilerek düşürülmüştü. Ardından, cihatçılara yönelik olduğu söylenen birtakım güvenlik operasyonları geldi. Asıl hedef Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde inisiyatifi ele almaktı. Böylece Tunus’un kısmen de olsa eski sisteme dönmesi sağlanmış oldu. Peşinden Tunus, kıyı cinayetiyle yeni bir aşamaya sürüklendi; bir ay süreyle olağanüstü hal ilan edildi. Gerekçe; terörle mücadele!

Burada durup şu soruyu sormak gerekiyor: Terörle mücadele Batılı ülkelerde demokratik hükümetler tarafından yapılırken, aynı terörle mücadele Arap Baharı ülkelerinde neden hep askeri hükümetlere ihale ediliyor?

Tunus’un terör operasyonları düzmecesiyle dizayn edilmesinden söz etmişken komşusu Cezayir’e değinmemek olmaz. Orada İslamcılara karşı darbe yapan askeriye, 30 yıl boyunca yüz binlerce insanın kanını döktü. O kadar ki, medyada boy gösteren dönemin bazı askerleri, o zamanlar askerlerin İslamcı önder kılığında nasıl katliam yaptıklarını, böylece İslamcıları öldürmek için nasıl gerekçe oluşturduklarını itiraf bile ettiler.

Esasında, terör niteliği olan her bir eylemi duyduğumuzda önce şunu düşünmeliyiz: Bu işin arkasında uzmanlar var. Müsait gençleri avlamada ve onları aşırı uçlara itip insanlık dışı suçlar işletmede mahir uzmanlar. Amaç belli; toplumumuzu bölünmeye sürüklemek. İç çatışmalar yoluyla zayıf düşürmek. Böylece bölgemizde askeri yönetimleri yeniden kurmak. Zira Batı politikalarına en iyi hizmet eden onlar.

Cinsel marjinaller mevcut Tunus Hükümeti’nden bir dernek açma izni kopardı. Tunus toplumunun payına düşen ise sıkıyönetim kanunları oldu. Görünen o ki, bu tek de olmayacak, bundan sonra, daha sonra -halkın boynuna dayanmış bir kılıç gibi- bu tür olağanüstü hal uygulamaları birbirini takip edecek.

Bölgemizde, tüm Batılı İstihbarat ofislerinin iştirak ettiği bir İstihbarat savaşı yaşanmakta. Hedefleri bütün bir Ortadoğu. Onlar bu ümmetin ilelebet askerin gölgesi altında kalmasını istiyor. Çünkü, askerî hegemonyalardan kurtulursa, halklarımız ve ülkelerimiz gelişmeye ve ilerlemeye başlayacak…

Çeviri: Fethi Güngör