Medya gücünün nefsi müdafaa ve kişilik haklarını korumada silah olarak kullanıldığı bir çağda yaşamamıza rağmen, ne hazindir ki biz onu doğru düzgün kullanamıyoruz. Bölge halklarına kendi dilleriyle ve kendi sesleriyle hitap edemiyoruz.

Türkiye gibi büyük bir bölgesel gücün, biz Araplara doğrudan hitap eden bir televizyon kanalı kuramaması çok üzücü bir durum. Oysa biz, Türkiye ile ortak bir geleceği yaşıyoruz. Her iki toplum birlikte Batı devletlerinin öfkeli saldırılarına maruz kalıyoruz. Savaşların istikrarlı bir şekilde devam etmesi ve bölgemizin yeniden bütünüyle taksim edilmesi için her türlü ayrılık zehrini birlikte üzerimize kusuyorlar!

Küresel ve bölgesel büyük güçler, Araplara yönelik radyo istasyonlarını yıllar önce kurdular. Ardından televizyon kanallarını açtılar. Böylece onlara kendi dilleriyle doğrudan hitap etme imkânı buldular. Arap devletlerinde kendi izleyici kitlelerini oluşturdular. İnternet çağını iyi değerlendirdiler, haber ajansları kurdular, yazılı basınları oldu. Bunu yapan Batılı devletlerin hepsi başarılı oldu ve her biri kendi izleyici kitlesini oluşturdu. Halen büyük kitleler Türkiye haberlerini de bu Batılı ve/ya onlarla bağlantılı bölgesel medya araçlarından takip ediyor. Peki, durum bu iken Türkiye gibi bir ülkenin böylesine büyük bir imkânı değerlendirmemesi düşünülebilir mi? Büyük bir medya kuruluşu kurarak Türkiye’nin sesini Arap dünyasına doğrudan iletmesi gerekmez mi? Bu dünya uzakta değil, Türkiye’nin yanı başında, sınır komşusu. Türkiye’nin Arap vatandaşlarını Batılı medya araçlarının insafına terk etmesi kabul edilebilir mi? Türkiye Arap aydınlarını ve yazarlarını Batı medyasına bırakabilir mi? Nihayetinde Batılı medya araçlarından duydukları ve gördükleri üzerine yorumlar yaparak Arap toplumunda Türkiye imajını oluşturanlar onlardır. Oysa Batı medyasının Türkiye’yi düşman bellediği ve her yolu ve üslubu deneyerek Türkiye’ye karşı medya savaşı başlattığı herkesin malumu.

Arap medyasında bazı yazarlar ve bazı basın yayın organları, zaman zaman farklı Türkiye imajları çizdiler. Reis Recep Tayyip Erdoğan Davos’ta İsrailli azgın Şem’ûn Piriz’in (Şimon Peres) yüzüne haykırdığında, ardından Mavi Marmara gemisi yola çıktığında; Arap toplumu, Sultan Abdülhamid’in torunlarının hayatta olduğunu, Fatih Sultan Mehmet’in tarihte kalmış ve tekrarlanamayacak bir hikâyeden ibaret olmadığını, Melikşah’ın öldürülmesinin ümmetin yeniden ayağa kalkmayacağı anlamına gelmediğini, Alparslan, İmaduddin Zengi, Selahaddin Eyyübi ve daha birçok kahramanın günümüzde de çıkabileceğini yeniden keşfetmiş oldu.

Vurgulamak istediğim husus şudur: Türkiye ile belli bir süre iyi ilişkiler geliştirmiş olan Arap medya araçlarının büyük çoğunluğu, bugün maalesef zehir saçıyor. Çünkü büyük oranda yabancı medyanın hegemonyası altında bulunuyor. Böyle giderse Arap toplumu hayal kırıklığı yaşayacak. Zira ümmetin daha fazla parçalanmasına yol açacak saptırıcı haberler kendilerine daha fazla ulaştırılacak. Yüzyıldır paramparça olduğumuz yeter! Daha fazla beklemeye tahammülümüz yok. Medya savaşı iyice kızışmış durumda. Böyle giderse Arap toplumunun büyük bir kesimini tamamıyla kaybedeceksiniz!

Sayın Reis Arapların TRT Arapça kanalını izlemediğini biliyor mu acaba? Çünkü yıllarca çok düşük düzeyde yayın yaptı. Yaptığı tek şey Arap izleyici ile Türkiye arasına mesafe koymak oldu. Sayın Reis, bu kanalı kuran ve ilk ekibini oluşturan gazetecinin Türkiye’nin en azılı düşmanlarından biri olduğunu biliyor mu acaba? O zat şimdi, tek amacı Arap izleyiciyi saptırmak ve Türkiye hakkında yalan yanlış haberler yaymak olan bir uydu kanalının genel müdürlüğünü yapıyor.

Kendi medya organlarından başkasını dinlemeyen Batı devletlerine yönelik uydu kanalı açan Büyük Türkiye’nin, kendisiyle aynı geleceği paylaşan yanı başındaki komşularını unutması makul müdür?

Şimdi hemen, acilen seçkin bir medya grubu oluşturulmalı. Önce fikir takımı, hemen ardından medya takımı oluşturarak hızlı şekilde, bürokratik engellere ve devletin farklı kesimlerine takılmadan yeni bir kurum oluşturulmalıdır. Bu kurumun misyonu Araplara yönelik geniş bir medya ağı oluşturmak olmalıdır.

Sayın Reis, lütfen Arap toplumunu kaybetmeyin…

Çeviri: Fethi Güngör