Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında önceki gün toplanan Milli Güvenlik Kurulu, “Türkiye’nin, sınırlarının hemen yanı başında bir terör koridoru oluşturulmasına ve bir terörist ordusu kurulmasına izin vermeyeceğini” ve “bu konuda gereken her türlü tedbirin alınacağını” vurguladı.
Yine Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısından sonra da Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, “Türkiye’nin bekası için büyük riskler alınacaktır. Türkiye sabrının son noktasına gelmiştir” dedi.
Dikkat ettiyseniz bu sözler sadece bir operasyona işaret etmiyor.
Türkiye’nin olayı bir beka meselesi olarak gördüğünü ve kendisine yönelen tehdidi bertaraf etmek için ne yapılması gerekiyorsa yapacağını, gerekirse her türlü riski göze alacağını gayet net bir şekilde ifade ediyor.
Dolayısıyla atılacak adımlar sadece Afrin ile sınırlı olmayacak.
Terör koridorunu ve ordusunu çökertmek için nereye müdahale gerekiyorsa oraya müdahale edilecek.
Bu kadar açık ve kesin bir dille ortaya konulan kararlılıktan sonra yapılacak tek bir şey var:
Hiçbir şekilde tereddüt etmeden hedefe doğru ilerlemek.
Can sıkıcı ve moral bozucu, halkı korkuya ve endişeye sevk edici yorumlara gerek yok.
Şu andan itibaren ihtiyacımız olan şey birlik ve bütünlük.
Ve Allah’ın izniyle – karşımıza kim çıkarsa çıksın – bu işi başaracağımıza inanmak.
Çünkü tereddüt eder ve korku belirtisi gösterirsek daha en baştan savaşı kaybederiz.
Operasyonun en az kayıpla ve en kısa sürede, mümkün olan en üst düzey başarıyla tamamlanması için gerekli hazırlıklar elbette yapılacak.
Duruma göre devreye sokulacak farklı planlar mutlaka olacak.
Diplomatik girişimlerle haklılığımızı anlatacağız.
Fakat şunu asla unutmamalıyız:
Bu bizim varlık savaşımız ve tek başımıza da olsak bu savaşa gireceğiz.
Kimden hangi desteği alırsa alsın, terör örgütüne karşı vereceğimiz bu savaşı kazanmaya gücümüz olduğundan zerre kadar şüpheniz olmasın.
Tabii bu arada kimin nasıl pozisyon aldığını not edeceğiz ve her şeyin mutlaka bir faturası olacak.
Gün gelecek, o fatura Türkiye’yi terörle mücadelede yalnız bırakanların ve ayağına çelme takmaya çalışanların önüne konulacak.
Türkiye’nin Afrin’e operasyon düzenleyeceği kesinlik kazanınca Amerika’dan geri adım sinyalleri gelmeye başladı.
Daha doğrusu her kafadan bir ses çıkıyor ve çelişkili açıklamalar yapılıyor.
Biri ortada bir yanlış anlaşılma olduğunu söylüyor, bir başkası Afrin’de bulunan PKK’lı teröristler için “Onları operasyonlarımızın parçası olarak kabul etmiyoruz ve desteklemiyoruz” diyor.
PKK’lılardan kurulacak yeni ordunun “sınır güvenliği gücü” değil “polis ve istikrar gücü” olduğu öne sürülüyor.
Tıpkı PKK’nın Suriye’deki kolu PYD’ye Suriye Demokratik Güçleri (SDG) maskesi taktıkları gibi.
Ankara, terör örgütü konusunda verdiği hiçbir sözde durmayan Washington’a asla güvenemez.
Amerikalı yetkililerin açıklamaları operasyonu geciktirmemeli.
Oyalama taktiklerine artık karnımız tok.
Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, dünkü açıklamalarıyla son noktayı koydu:
“Bu operasyon yapılacak ve tüm terör hatları ortadan kaldırılacak.”
Gecikme, erteleme ya da vazgeçme söz konusu değil.
Dualarımız kahraman askerlerimiz ve onlara destek veren Suriyeli yiğit kardeşlerimizle.
Allah, feth-i mübin ve şanlı zaferler nasip eylesin.
İslam coğrafyasının dört bir yanında mü’minler de böyle dua ediyor.