Bu haftanın başında Türkiye İstatistik Kurumu temmuz ayı enflasyon oranlarını açıklayarak Tüketici Fiyat Endeksinin (TÜFE) aylık bazda 1.36 arttığını ifade etmiştir.

Aylık olarak 1.36 artış olması yıllık enflasyonunda 16.65 % olacağını göstermektedir.

Ağustos ayı başında doğalgaz ve sigaraya yapılan zamların etkisiyle de bu ayda enflasyon aşağılarda çıkmayacaktır.

Ayrıca eylül de eğitim döneminin de başlamasıyla alt düzeylerde enflasyon tahmini yapma olasılığımız giderek azalmaktadır.

Dolayısıyla yaz aylarında yükselen enflasyonun kış aylarında alçalması beklenilmemelidir.

Birçok olumsuz sonucu beraberinde getiren yüksek enflasyona karşı vatandaş olarak bizler, tüm kurum ve kuruluşlar kararlı bir duruş sergilemelidir.

Bu duruşta kurum ve kuruluşların bağımsız olarak hareket etmeleri alınacak yoldaki başarıyı etkileyecek en temel etkendir.

Enflasyonun etkileri göz önüne alınarak geleceğe odaklanılmalı ve veriler iyi okunarak yorumlanmalıdır.

Öncelikle enflasyonla birlikte ön plana çıkan işsizlik ve istihdam problemleri başımızı çok ağrıtacağı için düşük enflasyonla yola devam edilmelidir.

Bir diğer önemli konu olan yatırımların ciddi anlamda düşmesi ortamını yaşamamak adına enflasyonun üzerine kararlı adımlarla gidilmeli ve bu uğurda çizilecek olan yol haritasına istisnasız uyulmalıdır.

Aynı zamanda yatırımlarla birlikte bir diğer olumsuz etki konusu da ülkemizin diğer ülkelerle kurmuş olduğu ekonomik ilişkilerde yaşanabilecek negatif bir ortam algısına zemin hazırlamaktır.

Enflasyonun yüksek olduğu bir ülkede yatırımcının sayısı azalır ve o yatırımcı arasında yabancı yatırımcı oranı da yok denecek seviyelere iner.

Çünkü özellikle yabancı yatırımcı önünü berrak ve canlı bir şekilde görmek ister, flu ortamdan hiç hoşlanmaz.

Sizlerin konuyu ne kadar iyi bildiğini tahmin ettiğimden ülkemiz için yabancı yatırımın ne kadar önemli olduğu konusuna girmeye gerek görmüyorum bile.

Yatırımcının gelebilmesi için ülkedeki kredilendirme ortamının da çok uygun olması gerektiği yadsınamaz bir gerçekliktir.

Maalesef yüksek enflasyon kredilendirme ortamını da oldukça kötü etkilediği için enflasyonla mücadele edilmelidir.

Diğer ülkelerdeki kredi ortalamalarına yakın rakamlarla yatırımcının önüne çıkılırsa yatırımcı güvenle hareket ederek rahat bir şekilde yatırım planlamalarını ülkemizde yapmak isteyecektir.

Açıklamaya çalıştığım enflasyonun negatif etkilerinden bir diğeri ise gerek şirketlerin gerekse de kişilerin verecekleri kararlara olan olumsuz etkisidir.

Bir şirket düşünün ki bir ülkeye yatırım yapmak istiyor ve o ülkede enflasyon oranları çok sağlıklı değil. Siz bu şirketin karar verici bir yöneticisi olsanız böyle bir ülkeye yatırım yapmak ister misiniz?

Veya bireysel olarak o ülkede ticari bazı girişimlerde bulunmak istiyorsunuz eğer enflasyon yüksek seyrediyorsa maliyetleme yapmanız çok kolay olmayacak ve yaptığınız maliyetlerinde yüksek çıktığını göreceksiniz.

Sonuç olarak ta kararınız negatif olacaktır. İşte bu anlamda da enflasyon derecesi oldukça önemlidir.

Yukarıda saydığımız tüm eğilim toplamlarının vardığı sonuç ise toplumsal anlamda enflasyonun sebep olduğu bir etkilenmedir. Biz bu etkilenmeye toplumsal etki diyebiliriz.

Yani enflasyon (hayat pahalılığı) un toplumun bütün kesimlerini etkilediği ve alım gücünü düşürdüğü gerçekliğiyle yüz yüze kalmadır.

Böyle sonuçlara ulaşmamak adına düşük enflasyon amaçlı tüm çalışmalar hızlı bir şekilde gerçekleştirilmelidir.