Post-modern yaklaşımlar, günümüz insanının - fikir dünyası dâhil- dokunduğu her şeyi, ilgili-ilgisiz parçaları bir araya getiren Birikolojinin konusu haline getirdi…
Her alanda ciddi parçalanmaların yaşandığını ifade etmek, gerçeğe aykırı değildir…
Birbiriyle uyum içinde olmayan birçok parçayı bünyesine alan “derleme kişilikler, akılar, kanaatler” temas ettikleri her şey ile kurulacak iletişimi de çok daha zor, bazen de imkânsız yapıyorlar…
Birçok noktadan hayatını ekranlara açan günümüz insanının skopofilik -görünme sevgisi- hallerinin de, bu parçalanmada çok büyük bir etkiye sahip olduğunu ifade edebiliriz…
Sürekli gündemde kalma, izlenme arzusunu kamçılayan skopofili, pençesine aldığı kurbana popüler olanın peşinden gitmesini emrediyor…
Çünkü bu teoriye göre aksiyon alınacak en iyi yer, “herkesin baktığı yer”dir; içerik önemli değildir zira…
Bugün öyle, yarın şöyle görünmenin bir önemi yoktur; önemli olan görünmek ise…
Öyle değil mi gerçekten de?
Birçok insanı, her popüler olana göre anında değişim gösteren bir bukalemunlukla izlemiyor muyuz?
Ruhunda ve fikrinde bir uyum yakalayamamış “post-modern derleme kimlikler” için çok normal gibi duran anlık geçişler, aslında uyumlular için ciddi travmalara tekabül ediyor…
Bu parçalı ve uyumsuz kişilikler bir miksofili -karışım sevgisi- örneği olarak, dramatik bir görünüm arz ediyorlar ayrıca…
Hallerinden memnun gibi görünen bu uyumsuzlar, kadim olana göre ne denli savruk olduklarından bihaberler…
Bana göre onları toplumsal uyum açısından sorunlu hale getiren en önemli yanları da, nerede durduklarını bilmeyişleridir; konum belirleyecekleri milyon taşları ya da rasyoları yoktur çünkü…
Siyasi arenada da gittikçe daha görünür olmaya başlayan bu parçalanmış kimlikler, geleneksel siyasi akımların ayak izlerini de tehdit ediyorlar…
Gittikçe daha silikleşen izlerin sağa mı, sola mı, liberale mi, komüniste mi ait olduğunu tespit etmek ciddi bir çaba gerektiriyor; konuşanın “kim” olduğunu anlamlandırmada…
Ne yazık ki bu, dini alanda da ciddi bir sorun; mensupların kimliğinin hızlıca belirlenmesi açısından…
“Konuşan kimdir ve hangi geleneğe tabidir?” sorusu, artık cevabı kolay bir soru değildir; ciddi bir kitle açısından…
Parçalanmış fikirler siyasetin, ailenin, mahallenin bütünlüğünü de tehdit ediyor artık…
Parçaların kendi içinde uyumlu kalması bütünün uyumu için önemli; sağlıklı zıtlıklar için…
Birbirinin tanımı olan zıtlıklar da tehdit altında…
Onlar da rahatsız mutlaka aynı yapı içinde diğerleriyle karışmaktan/karıştırılmaktan…
Hulasa bu karışık kimlikler -farkına varılamaz ve önlenemezse- korkarım ki her şeyi tanımsız, isimsiz bırakmak üzere…