Memleketimizin bir parçasında hemen dibimizde, öyle ki oturma odasının camından baksak görebileceğimiz yerde kadın, yaşlı, hasta, çocuk hatta bebek demeden bir katliam sürdürüyorlar. Sürdürüyorlar diyorum; çünkü sorumluları, kastedenleri, planlayanları, uygulayanları birden fazla…

Peki biz bu işi nasıl çözeriz?

Bir: Numara yapmayın!

Lafa, “Makro açıdan bakalım”, “Büyük resmi görelim” diye başlayan herkesin bütün söylediklerini çöpe atacağız. Sen kimsin büyük resme bakıyorsun, git ötede numara yap ahmak! Hz. Âdem Aleyhisselam ile başlamış kıyamete kadar sürecek bu davanın ne başını biliyorsun ne sonunu; kısacık ve üstelik aciz de kul ömrünle ne numarası yapıyorsun? Önünde bir dert var ve elini uzatacaksın, parandan vazgeçeceksin, konforundan vazgeçeceksin. Aman oğluma ev alayım, taksitlerim var, iş yerim var, patronum izin vermez, kocam izin vermez, karım surat yapar, babam kızar diye kalkıp “Resmin büyüğüne bakalım” diye numara yapma. Üzülüyorsan, kendini sorumlu hissediyorsan, “Ben Müslümanım ve bu dünyaya imtihan olmak için geldim, her çağın kendi derdi, kendi yangını vardır; ben de bu çağda bu dertle imtihan oluyorum, bu yangını söndürmek için koşuyorum” diyeceksin ve koşacaksın. Hepsi bu…

İki: Tespit yapmayın icraat yapın!

İslam öncesi kavimler gibi lanetleniyor olsaydık (Allah muhafaza) Lut kavminin başına bela hasletin bin beter büyüğü olarak “Tespit yapıp şikâyet eden Müslüman gafleti” yüzünden helak olabilirdik. Sen zillullah-ı ruy-i zemin ya da halife-i ruyi zemin değilsin. Sürekli başkalarının sana göre hatalarını sıralayıp şikâyet edip durma. Dua et, yardım et, para bağışla, “Suriyeliler de 1400 lira maaş alıyor” diyen iftiracı insi şeytanları sustur, yolda gördüğün mazluma sarıl, evine al, evlatlık al, eşyanı, mutfağını bölüş. Sen kimsin de konuşurken alt dudağını İran’a üst dudağını Amerika’ya kadar uzatıp gezegeni içine alacak açtığın ağzınla anlamsız koca koca laflar ediyorsun. İşini yap! Kulsun sen, kul gibi davran… Ruhun yaptığın şeyin farkında olduğu için ezildiğin zilletten kurtulmak için başkasına sataşma. Allah’a poz verme!

Üç: Netice ahkâmı kesmeyin!

Müslümanlar’ın hiçbir izaha muhtaç olmayan temel prensiplerinden biri olan “Takdir Allah’tan” lafını ağzındaki yalancı dilden kalbine indir. Kesin çözüm diye bir şey yoktur. Sen neyin çözüm, neyin galibiyet, neyin mağlubiyet olduğunu bilemezsin. Biliyorum numarası yapıyorsan itikadını kontrol et…

Biz gayret edeceğiz; Allah Celle Celalühu netice takdir edecek. Sana ne Allah’ın takdir edeceği neticeden? Belki de gayret edecek iman, yürek, niyet, kapasite, meşrep yoktur sende ve neticeyle oyalanıp imtihandan kaçıyorsundur… Etrafındaki kulların yutabileceği mantıklı ama ahirette hesabı olacak ucuz bir numara bu. Numara yapma işini yap! İşte bu yüzden yazının başlığı zırvadır ve “Kesin çözüm” zırvalarının peşinde koşan bütün numaracılar kendini hesaba hazırlasın…