Middle East Eye haber sitesi, Sudan İstihbarat Başkanı Salah Abdullah Kuş’un geçen ay Almanya’daki Münih Güvenlik Konferansı’nda Mossad Başkanı Yossi Cohen ile gizlice buluştuğunu öne sürdü ve El-Cezire kanalı da söz konusu iddiayı ekranlarına taşıdı.

Bunun üzerine Hartum’dan yapılan açıklamada “mesleki etik ve tarafsızlıktan uzak, gerçek dışı” gibi ifadelerle nitelenen haber yalanlandı.

Askeri bir kaynağa dayandırılan ve Sudan’ın asılsız dediği haberde, Kuş-Cohen görüşmesinin Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin desteğiyle Mısırlı aracılar vasıtasıyla gerçekleştirildiği öne sürülüyordu.

İddiaya göre, Münih’teki görüşme Ömer El-Beşir’den habersiz gerçekleşmişti ve görüşmede Sudan Cumhurbaşkanı’nın devrilip yerine Sudan İstihbarat Başkanı Salah Abdullah Kuş’un getirilmesi konusu ele alınmıştı.

Öncelikle şunu belirtelim:

MEE sitesinin haberi kadar Sudan’ın haberi yalanlaması da iddiadan öteye gitmiyor.

Ayrıca, görüşmenin gerçekleştiğini teyit eden başka kaynaklar da var.

Hangisinin doğru olduğunu bilemiyoruz.

Fakat Suudi Arabistan, BAE ve Mısır’ın Sudan üzerine bir takım planları olduğu gerçek.

Sudan Cumhurbaşkanı’nın bugün olmazsa yarın gideceğine kesin gözüyle bakan söz konusu ülkeler, Ömer El-Beşir sonrası için hazırlık yapıyor.

Amaç, Abu Dhabi-Riyad-Kahire ekseninde hareket edecek bir ismin Sudan’ın bir sonraki cumhurbaşkanı olmasını sağlamak.

Bunu başarırlarsa Libya’da Halife Hafter ve Mısır’da Abdülfettah Es-Sisi’den sonra Sudan’da da ülkenin başına getirdikleri isimle Akdeniz sahillerinden Kızıldeniz sahillerine uzanan stratejik bir güvenlik şeridi oluşturarak bölgedeki rekabette avantaj elde edecekler.

Ömer El-Beşir, hem Türkiye ve Katar’la hem de Suudi Arabistan, BAE ve Mısır’la ilişkilerini geliştirerek bir tür denge kurmayı başarmıştı.

Sudan’ı Suudi Arabistan, BAE ve Mısır eksenine eklemleyecek bir cumhurbaşkanından aynı dengeyi korumasını beklemek gerçekçi olmaz.

Ömer El-Beşir’den sonra cumhurbaşkanlığı koltuğuna Suudi Arabistan, BAE ve Mısır’ın adamı oturursa bunun Sudan-Türkiye ilişkilerine de mutlaka yansıması olacaktır.

O yansımanın da olumsuz yönde gerçekleşeceğini söylemeye gerek yok.

Adı geçen ülkeler, Sudan-Türkiye ilişkilerinin gelişmesinden ve Sevakin Adası’yla ilgili anlaşmadan son derece rahatsızlar.

“Devlette devamlılık esastır” ilkesi gereği Sudan’da Ömer El-Beşir sonrası cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturacak kişinin her halükarda anlaşmalara bağlı kalacağını düşünmek yanlış olur.

Bu nedenle Ankara’nın Sudan’daki gelişmeleri yakından takip etmesi ve önlem alması gerekiyor.

Koltuğunu koruması iyice zorlaşan Ömer El-Beşir, Suudi Arabistan, BAE ve Mısır’ın Sudan’a yönelik planlarını bozabilir.

Bunu yaparsa giderayak ülkesine büyük bir hizmette bulunmuş olur.

Sudan’da Ömer El-Beşir sonrası için yapılan planların bir ucunda ve hatta tam göbeğinde İsrail’in olması sürpriz değil.

Yüzyılın Anlaşması projesine ve İsrail’le ilişkilerin geliştirilmesi planına destek veren Abu Dhabi, Riyad ve Kahire’nin Sudan’da cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtmak istedikleri isme Tel Aviv’den ve dolayısıyla Washington’dan destek devşirmeye çalışacakları kesin.

Sudan’daki gösteriler birilerinin zannettiği gibi komplo değil.

Ama bu halk hareketinin sonuçlarının Arap Baharı’nın değil karşı devrimin lehine gelişmesi için bir takım planlar yapılmadığı, Sudan için bir Halife Hafter veya Abdülfettah Es-Sisi arayışı olmadığı anlamına gelmiyor.