Rusya ve Batı arasındaki ipler artık neredeyse kopma noktasına geldi. Haftanın başında, sadece 44 gün görevde kalarak istifa eden eski İngiltere Başbakanı Liz Truss'ın henüz Dışişleri Bakanıyken kişisel cep telefonunun Rus ajanlar tarafından hacklendiği iddiasını okuduk. Aynı zamanda, Rusya Savunma Bakanlığı, “uluslararası terör eylemleri” olarak nitelendirdiği Kuzey Akım boru hattı patlamalarından İngiltere Kraliyet Donanması yetkililerini sorumlu tuttu.
Rusya ve Batı arasında tedirginlik yaratan bir diğer mesele ise, “nükleer tehdit” söyleminin giderek artması. Batı, Rusya’nın sürekli bu kartı kullanarak gerilimi arttırdığından şikâyet ederken, Rusya ise Batı'yı “Ukrayna'ya kitle imha silahları tedarik ederek provokasyonları teşvik etmekle” suçluyor. Her ne kadar “nükleer savaş” çıkma ihtimali bizlere şimdilik çok uzak gözükse de Liz Truss'ın başbakanlıktaki son günlerini Putin’in olası nükleer saldırısından korkarak geçirdiği iddia ediliyor. Birçok Avrupa ülkesi de bu meseleyi gayet ciddiye alıyor olacak ki bazı ülkelerde radyoaktif madde yayılımının etkilerini azaltmak için iyot tabletleri stoklanıp dağıtıldığını, hatta lüks sığınaklara talepte ciddi bir artış olduğunu okuyoruz.
Rusya ve Batı arasında yaşanan bu çıkmaz ve karşılıklı suçlamalar sebebiyle Rusya anlaşma ve iş birliği için rotayı çoktan başka ülkelere çevirdi. Kafkasya, Balkanlar ve Afrika’daki nüfuz ve etkinliğini arttırmak için elinden geleni yapıyor. Bu durumun bu haftaki en somut örneklerinden biri Putin’in Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ı, Soçi'de aynı masa etrafında bir araya getirmesiydi. Her ne kadar görüşme sonrasında Putin, Aliyev ve Paşinyan’ın her konuda anlaşma sağlayamadığını ifade etse de Rusya arabuluculuk masasında var olmak ve iki ülke arasındaki sorunlara nihai bir çözüm bulmak için gereken her şeyi yapmakta kararlı.
Putin’in bu hafta Avrupa ülkelerini en çok sarsan hamlelerinden bir diğeri ise tahıl koridoru anlaşmasından çekildiğini duyurması oldu. Bu bildiri sonrası birçok Avrupalı liderden Putin’e kınama açıklamaları geldi. Yakın zamanda Kiev’e en kısa sürede hava savunma sistemi sağlayacağını duyuran Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Putin'i “küresel gıda güvenliğini tehlikeye sokmakla” suçladı. Putin ise, bu konuda Batı’ya çok daha tepkili. Tahıl koridoru anlaşması dahilinde, tahıl sevkiyatının açlara değil de doğrudan zengin Batı ülkelerine yapıldığını defalarca ifade etti. “Çok sayıda Avrupa ülkesi, geçen on yıllarda ve yüzyıllarda olduğu gibi bugün de sömürgeciliğe devam ediyor. Gelişmekte olan ülkeleri kandırdılar ve kandırmaya devam ediyorlar" ifadelerini kullanarak tepkisini dile getiren Putin, bu konuyu Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşeceğini de söylemişti. Ancak Putin'in tahıl koridoru anlaşmasından geri çekilme kararı bununla alakalı değildi. Putin, bu kararın arkasındaki nedeni “Ukrayna tarafından Rusya'nın Karadeniz'deki filosunun gemilerine karşı başarısız da olsa başlatılan saldırılar” olarak açıklamıştı. Bütün dünya bu son gelişmeler karşısında nefesini tutmuşken yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın devreye girmesiyle bu mesele jet hızıyla çözüldü. Türkiye’nin başarılı diplomatik girişimlerinin ardından Rusya tahıl anlaşmasına geri döner dönmez, buğday fiyatında yüzde 6'nın üzerinde düşüş yaşandığı açıklandı.
Türkiye, sırasıyla terörle mücadele, mülteci krizi, gıda krizi gibi meselelerde dünya güvenlik ve barışına son derece önemli katkılarda bulunurken, herkesin son gelişmeleri dikkatle takip ettiği enerji alanında da dünyanın parlayan yıldızı olacağa benziyor. Bildiğiniz gibi, Putin, geçtiğimiz günlerde Rus gazının Avrupa’ya taşınması için Türkiye’de bir doğal gaz merkezi kurulmasını teklif etmişti. Avrupa ülkeleri bu teklife sıcak bakmasa da Putin'e göre, “bu oldukça gerçekçi bir proje ve bunu oldukça hızlı bir şekilde yapabiliriz”. Rusya Devlet Başkanı, kararını gerekçelendirirken Avrupalı ortaklarla doğrudan çalışmanın çok zor olduğunu, öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan sözünün eri olduğu için bazen anlaşmak zor olsa da bir karar alındığında bunu gerçekleştirmek için çalıştıklarını ifade etti.
Putin’in ifadeleri aslında çok büyük önem teşkil ediyor. Dünyada Azerbaycan-Ermenistan, Sırbistan-Kosova, Kuzey Kore-Güney Kore, Suudi Arabistan-İran gibi birçok irili ufaklı bölgesel gerilim nüksederken veya devam ederken Putin diyor ki böyle bir güvensizlik ortamında hâlâ sözüne güvenilecek liderler var. İşte böyle bir lider de bize nasip oldu. Kıymeti günümüzde yeterince bilinmese de bence bu tarih kitaplarına kazınacak kadar önemli bir başarı.