Uzun zamandır günümüzü ve gündemimizi en çok sosyal medya işgal ediyor. Adına “sosyal medya” diyerek kendisine bir mevki kazandırdığımız bu belirsizlik alanı, medya olmanın ötesinde bir şey ama ne? Henüz bu durumu tam tanımlayabildiğimiz söylenemez. Kavramları da yerli yerinde kullanmadığımız için bir delinin kuyuya attığı taşı kırk akıllı çıkaramıyor.

Herkesi içine çeken, bilginin çok kolay dolaştığı, haberin yıldırım hızıyla ulaştığı bu yenidünyada kıymetli olan her şey değersiz hale geliyor. Her şey çok kolay tüketiliyor ve çöp haline geliyor. Ancak çöplerle mücevherler iç içe olduğundan kimi zaman çöp kazanıyor kimi zaman mücevher. Ya da ikisi de birden kaybediyor. Bu belirsizlik durumu bir müddet daha devam edecek gibi görünüyor.

Sosyal medyada en çok can sıkan konu, insanların birbirine hakaret etmesi, daha da ötesi küfretmesidir. Kendini her türlü maddi ve manevi değerlerden bağımsız hisseden haysiyet cellâtları, insanların en kutsal değerlerine saldırarak tatmin yolunu seçiyorlar. Bunun savunulacak bir yanı yoktur. İnsan haysiyet ve şerefini korumak esas olmalıdır. Haysiyet ve şerefin sağcısı, solcusu, yolcusu olmaz.  Edepli olmasa da edepli davranmak herkesin görevidir. Madem adına sosyal medya dedik bu mecradan insanları aşağılayan, hakaret eden, küfürler savuranlara haddini hukuk çerçevesinde bildirmek gerekir. Yoksa bir müddet sonra mağdurlar kendi hakkını kendisi aramaya kalkışırsa daha büyük olaylara şahit olmaya başlarız.

Yapıp ettikten sonra kanunla karşı karşıya gelenlere de “madem eleştirilerini önerilerini birilerinin duymasını istiyorsun o zaman edebinle yaz. Madem ahlaktan yoksunsun, hukukun var olduğunu bil, ona göre hareket et”dememiz gerekiyor. Aslında bu meselenin çözümü ülkelerin tek başına alacağı kararlarla olmaz. Uluslararası bir düzenlemeye ihtiyaç var. Sosyal medya sayesinde artık dünya tek bir “köy” haline gelmiştir. Dünyanın bir ucundaki sosyal medya kullanıcısının dünyanın diğer ucundaki insana iltifat ya da hakaret etmesi söz konusu.O nedenle çözümde küresel olmak zorundadır.

Aslında sosyal medya doğru işlerin, iyiliklerin çoğaltılması için ne büyük bir nimettir, farkında olsak. Belki bu konuda da yine dünya çapında yaygın ve sürekli doğru sosyal medya kullanımı eğitimine ihtiyaç vardır. Ömür boyu sürekli eğitim için büyük fırsatlar barındırıyor bu sanal ortam. Adına “sanal ortam” diyerek yanlış adlandırdığımız bu yenidünyada meslek edinmek, kariyer sahibi olmak, alışveriş yapmak, sanat yapmak hatta felsefe yapmak mümkün hale geldi. Koca yerleşkelere sahip üniversiteler artık eğitimlerini uzaktan dijital ortamda yapmaya karar verdiler.

Virüsün mecburen insanları birbirinden uzaklaştırarak bulundukları yere hapsetmesi sonucunda artık bilgiler insanların ayağına değil kafasına, gönlüne geliyor. Klasik eğitim anlayışının temelleri değişiyor.

Sınıf, ders, hoca, eğitim, öğretim, diploma gibi eğitime dair ne kadar “kutsal” varsa büyük bir değişimle karşı karşıya. Hangi bilgiyi, kime, hangi yöntemle öğreteceğiz konusunu yeniden ele alma zamanı gelmiştir, öyleyse.