İslam dünyasında, Türkiye’de hatta dünyanın genelinde siyonist lobinin Amerika Birleşik Devletleri’ni yönettiği ile ilgili genel bir inanç var.

Bu inanca göre ABD içerisinde medya, kültür, sanat ve ticaret alanında anahtar pozisyonlara hâkim olan siyonistler, ABD dış politikasını İsrail’in çıkarlarına göre yönlendirmektedirler.

Örneğin bu inanca göre siyonist lobi, ABD’ye Irak’ı işgal ettirerek İsrail’in en büyük düşmanlarından birini tasfiye ettirmiştir.

Bugün kendisini Roma İmparatorluğu’nun mirasçısı olarak gören ve bir süper güç olan ABD elitleri de ABD’nin ulusal çıkarlarına aykırı bir şekilde, bir avuç siyonistin peşine takılmışlardır. Yani siyonistler bir süper gücü parmaklarında oynatmaktaymışlar.

En sonda söyleyeceğimi en başta söylemek isterim; bu görüşe kesinlikle katılmıyorum.

Zira lobicilik ABD, AB ve Avrupa’da yasal ve siyasi sınırları ulus devletler tarafından belirlenmiş alanlardır. Eğer ABD ile ulusal çıkarlarınız çatışıyorsa ne kadar para harcasanız da o alan size açılmaz. Dolayısıyla hem İsrail hem BAE gibi ülkeler, ABD’nin sınırlarını çizdiği kumda oynamaktadırlar. Türkiye gibi ülkeler ise ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, bu alan kendilerine açılmamaktadır; zira ABD elitleri hangi ülkelere, ne kadar alan açılacağını gayet iyi bilmektedirler.

Ama İsrail lobisi ile ilgili bu genel kabulün haklı olduğu bir nokta var; orası da ABD ile İsrail’in ve siyonistlerin et ve tırnak gibi oldukları gerçeğidir. Burada et, ABD; tırnak ise İsrail’dir. Tarihte fazlaca örneğini gördüğümüz üzere çok uzadığı zaman ABD’nin tırnağını keserek kısalttığı da bir gerçektir.

Ama bugün ABD ve İsrail’in ulusal çıkarlarının birçok noktada örtüştüğünü söyleyebiliriz. Bundan dolayı da ABD, İsrail’i stratejik müttefik olarak tanımlamaktadır. 1946-2022 yılları arasında ABD İsrail’e 317,9 milyar dolarlık yardım yapmıştır. İsrail, ABD’nin dış yardımlarında 1946 yılından beri açık ara öndedir.

Bu, neden böyledir anlayabilmek için İsrail devletinin nasıl ve kimler tarafından kurulduğunu iyi anlamalıyız.

Her şeyden önce İsrail, Batılı sömürgecilerin dünyanın birçok noktasında hayata geçirdikleri yerleşimci kolonyalizmin bir örneği olarak; bir garnizon devlet olarak o dönemin emperyal gücü Büyük Britanya İmparatorluğu tarafından kurulmuştur. 1948’e kadar İsrail’in ana hamisi olan Britanya İmparatorluğu’nun zayıflaması ile bu görevi yeni emperyal güç olan ABD almıştır.

Mevcut Amerikan başkanı Joe Biden 1986 yılında yaptığı bir konuşmada, İsrail’i, Amerika’nın yaptığı en iyi yatırım olarak tanımlamıştır. Aynı konuşmada Biden, “İsrail mevcut olmasaydı bir İsrail kurmak zorunda kalırdık.” demiştir.

ABD bir garnizon devlet olarak dizayn ettiği İsrail üzerinden yıllardır tüm Orta Doğu’yu âdeta terbiye etmekte ve İsrail’in güvenliğini sağlamak adına dikta rejimlerini desteklemekte, bu rejimlere silah satmaktadır. Her İsrail katliamına sessiz ortak olarak katılan bu dikta rejimleri de her geçen gün kendi halklarına yabancılaşırken ABD’den başka sığınacak bir liman bulamamaktadırlar.

Dolayısıyla İsrail’in ipleri esasen ABD’nin elindedir. ABD bugün Gazze operasyonu için İsrail’e âdeta bir hava köprüsü kurmuş durumdadır. Yüklü bir finansal yardım da yoldadır. Bundan dolayı İsrail işgalinin arkasındaki asıl güç ABD’dir ve Gazze’de ne zaman ateşkes yapılacağına da esas olarak ABD karar vermektedir.