Esasen bugün AK Parti’nin vaatlerini yeterince işleyemediğine ilişkin bir köşe yazmıştım. Özellikle ekonomik vaatlerinin halkta mâkes bulabileceğine dair kanaatimi ifade etmiş ancak terörün gündemi belirleyen unsura dönüşmesinden yakınmıştım. DHKP-C, PKK ve IŞİD’in memleketimize dair arzu ettiği kaos ortamına sürüklenmemek için kendimce ikazlarda bulunmuş ve insanımızın konuştuğu, gerçek gündemi olan meselelerin tartışılması gerektiğini yazmıştım ancak Selahattin Demirtaş’ın Başbakan Davutoğlu hakkında söylediklerini okuyunca başka bir meseleyi, Türkiye’deki seviyesizleşen siyaset dilini köşeme taşımaya karar verdim.
Selahattin Demirtaş’ın hemen her şeyi bir program bir proje dâhilinde yürüttüğünü düşünmüşümdür hep. Son olarak sarf ettiği ağza alınmayacak o laflar ise sözde gençlerin diliyle konuşan bir imaj çalışmasıdır bence. Edepsizliktir yaptığı, kalitesiz bir üsluptur. Geçtiğimiz günlerde Adana Belediye Başkanının yaptığı neyse bu da odur. Ha MHP’li ha HDP’li, ha CHP’li ya da AK Partili fark etmez. Edepsizliği kim yaparsa aynıdır nazarımda.
Doğrusu bu üslup bozukluğunda herkesin payı var. Demirtaş’a cesaret veren onlarca şey yaşandı, onlarca laf edildi maalesef. Yıllardır işittiğimiz kötü sözleri alt alta sıralasak genel bir bozulmanın olduğu açık. Toplum önünde olan, insanlara model olma vasfı taşıdığı düşünülen insanların dillerini tutması lazım azizim. Ben bunu bilir bunu söylerim. Dillerini tutamıyorlarsa şayet toplum önüne çıkmayacaklar. Kimseyi germenin, kimsenin ruh sağlığına sirayet etme hakkını kimse kimseye vermez efendim.
Herkesin şikâyet ettiği, benim de kısmen hatırladığım 90’lı yıllar bugünlerden daha iyiydi. Evet, memleket birçok bakımdan perişan durumdaydı ama nezaket vardı. Açın video paylaşım sitelerini bakın, liderlerin aynı masa etrafında hem de çok sert tartışmalar yaptıkları programları seyredin. Evet, tartışmalar çok sert ama hiçbiri şahsileştirilmiyor meseleleri, nezaket sınırı aşılmıyor.
Davutoğlu’nu beğenin ya da beğenmeyin, makamına hürmet edin ya da etmeyin ama bir gerçek var orta yerde; Ahmet Davutoğlu gerginlik siyaseti güden, diline ayar veremeyen bir adam değil. Üslubu noktasında birçok kişinin hemfikir olduğu üzere yumuşak huylu bir yapısı var. Şimdi bırakın her şeyi, sosyal hayatınızda bu yapıda bir insana bu üslupla konuşur musunuz? Bu bizim toplumsal kodlarımızda yok.
Korkarım böyle giderse 20 yıl sonrasının siyasilerinin ağzından rahatlıkla küfür de çıkacak. ‘Ağza alınmayacak laf’ diye bir terkipte kalmayacak. Allah muhafaza sözünü ettiğim ortamdan dolayı her meydan, her mitingde her an karışabilecek bir potansiyele sahip olacak. Artık terör örgütlerine, provokatörlere ihtiyaç kalmaksızın insanlar birbirlerine saldıracak.
Bu mu istediğimiz Türkiye?
Bu kimin işine yarar iyi düşünelim.
Demirtaş’ın yaptığı ayıptır.
Hem de büyük ayıp. Derhal çıkıp özür dilemelidir.