Devleti yönetenler adil olsun.

Her bölgeye eşit hizmet götürülsün.

Eşe dosta ayrıcalık olmasın,

Müfredat değiştirilsin, ders kitapları yalandan yanlıştan ve Batılı dayatmalardan arındırılsın.

Her birimin başına tam da değerlerimize uygun insanlar getirilsin de…

Bunlar yöneticilerden beklentilerimiz.

Peki, toplum neden kendisini eğitme konusunda kılını kıpırdatmaz ki?

“Ben oyumu verdim, gerisini oy verdiklerim düşünsün.” tavrı normalde yerinde bir tavırdır…

Fakat;

Müfredat değişirse, ders kitaplarının içeriği istediğimiz gibi olursa, Batı’nın içimize sapladığı hançer çıkarılırsa…

Birbirimizi kandırmaya son verecek miyiz?

Her işte torpil arayana adamakıllı karşı koyacak mıyız?

Kendimiz çamurdayken başkasının ceketindeki kiri göstermekten kurtulacak mıyız?

Müfredat değişirse, yeni nesil belki bir nebze de olsa değerlerimizin insanı olma yolunda ilerler; belki ama ya biz?

Büyükler olarak yeni nesle örnek olma yolunda ne yapıyoruz mesela?

Otoyolda hızlı giderken kazaya sebep olursam ve ölen, yaralanan olursa bunun vebaliyle yaşayamam, diyebiliyor muyuz?

Ben içerim arkadaş, kimse benim eğlence hayatıma karışamaz ukalalığını yaparken park hâlindeki araca sarhoş bir şekilde çarpmanın hangi ahlaki kuralda yeri var, sorgulayacak mıyız?

Sarhoş olduktan sonra seyir hâlindeyken uçuruma yuvarlanan insanın çocuklarını yetim bırakmaya hakkı var mı? Mesela özgürlük delisi arkadaş buna karşı çıkmayacak mı?

Alkolün bu kadar yaygın olmasının ve içenlere sınırsız özgürlük sağlanmasının insanlığa verdiği zararı dile getirene düşmanlık etmeyi bırakacak mı alkol müptelası insanlık düşmanları?

Sigaranın ve alkolün sebep olduğu hastalıkların tedavi masrafının milyonlarca masum insanın cebinden çıktığını yüksek sesle düşünmeyecek miyiz?

Yukarıdakiler her şeyi düzeltsin, güzel…

Etrafımızdakiler de sağlam karakterli olsun, o da güzel.

Biz de avazımız çıktığı kadar bağıralım, yirmi küsür yıldır devleti yönetenler neden kokuşmuşluğa çare bulamadılar, diye…

Nedeni basit!

Toplum olarak kokuşmuşluğa ya prim veriyoruz ya bizim de hoşumuza gidiyor o çukurda yaşamak… Çünkü biz o çukurda işlerimizi rahat görüyoruz.

Şu an bizim beğenmediğimiz ne varsa hepsi yasak dinimizde…

Torpil yasak.

Adam kayırma yasak.

Dedikodu yasak.

Fitne yasak, fitneye sebep olacak girişimler yasak.

Sağlam yöneticiye destek vermemek yasak.

İhaleye fesat karıştırmak yasak.

Ticaret yaparken yalan söylemek yasak.

İsraf yasak…

Bu saydıklarımıza yöneticiler ve bizim haricimizdeki insanlar dikkat etsin, biz de bunları dile getirdiğimiz için sağlam karakterli görünüp paçayı kurtaralım…

Yok öyle bir dünya, öyle bir dünya varsa da öyle bir ahiret yok…

Kötü toplumu tam manasıyla siyaset yola getiremez ama kötü yöneticileri toplum yola getirebilir.