Kimse ciddiye almamıştı ama Mısır’daki cunta lideri “Satın alan olursa kendimi bile satarım” derken meğer gayet ciddiymiş.
Sisi, kendisi beş para etmeyince sonunda Mısır’ın stratejik öneme sahip iki adasını Suudi Arabistan’a sattı.
Akabe Körfezi’nin Kızıldeniz’e çıkış noktasındaki Tiran Boğazı’nda yer alan Sanafir ve Tiran adaları Kral Selman Bin Abdülaziz ve Mısır cunta liderinin Kahire’de imzaladıkları iki ülke arasındaki deniz sınırını belirleme anlaşmasıyla Suudi Arabistan’a bırakıldı.
Mısır’da darbeye giden süreçte Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi karalamak ve halkın gözünden düşürmek için ortaya atılan asılsız iddialardan biri de Mursi’nin fiili olarak Mısır’ın egemenliğinde olan Halayib Üçgeni’ni Sudan’a bıraktığı iddiasıydı.
Darbeciler ve destekçileri pramitlerin Katar’a satıldığını dahi öne sürerek Mısır halkının milliyetçilik duygularını Mursi’ye karşı kullandılar.
Mursi, ne piramitlerden ne de Mısır’ın tek bir karış toprağından taviz verdi.
Fakat cunta “Ümmü’d Dünya”nın onurundan ve halkının iradesinden sonra topraklarını da Körfez ülkelerine satmaya başladı.
Akabe Körfezi’nden gemilerin çıkışına uygun tek su yolu, 80 kilometrekare genişliğindeki Tiran adasıyla Sina Yarımadası arasındaki 6 kilometrelik bölgede bulunuyor.
Yani adaya sahip olan Akabe Körfezi’nin çıkışını tamamen kapatabilir.
Körfez’in Kızıldeniz’e çıkışı kapanırsa İsrail’in Eilat ve Ürdün’ün Akabe limanlarının işi biter.
Suudilerin iddiasına göre adaların egemenliği zaten kendilerine ait.
İki ülke arasında anlaşmazlık konusu olan adalar, geçmişte Mısır’a bırakılmış.
“Zaten bizim olan ve Mısır’a ödünç verdiğimiz adaları geri aldık” diyorlar.
Mısırlılara göre ise Suudi Arabistan henüz kurulmadan Osmanlı Devleti ile Mısır arasında 1906’da imzalanan anlaşmayla Tiran ve Sanafir adaları Mısır’a verildi.
Suudi Arabistan 1950’de kendine ait olduğunu iddia etse de daha sonra koruyacak deniz gücüne sahip olmadığı için adaları Mısır’a bıraktı.
Ders kitaplarında Tiran ve Sanafir’in Mısır’a ait olduğu yazarken Abdülfettah El Sisi’nin bugün adaların gerçekte Suudi Arabistan’a ait olduğunu söylemesine isyan eden Mısırlılar haklı olarak şu soruyu soruyor:
“Adalar başından beri Suudi Arabistan’ın ise anlaşma gereği bize niye adalara karşılık yılda 2 milyar dolar ve bölgeden çıkarılacak doğal kaynakların yüzde 25’ini veriyorlar?”
Öyle ya; insan zaten kendine ait olan ve başkasına ödünç verdiği birşeyi geri alırken para öder mi?
Müslüman Kardeşler’in “vatana ihanet” dediği, Mısır muhalefetinin ve ünlü komedyen Basim Yusuf dahil önde gelen şahsiyetlerin şiddetle karşı çıktığı bu satış birçok soruyu da beraberinde getiriyor.
Çünkü her iki ada da Mısır ve İsrail arasında imzananan Camp David Anlaşması’nın bir parçası.
Adaların Suudi Arabistan egemenliğine geçmesinin ardından anlaşma aynen geçerliliğini sürdürecek mi yoksa Riyad ve Tel Aviv arasında doğrudan ya da Amerika’nın arabuluculuğunda dolaylı olarak yeni bir anlaşma mı imzalanacak?
İsrail gemileri Kızıldeniz’e rahatça girip çıkmaya devam edecek mi?
Tel Aviv, Suudi Arabistan ve Mısır arasında inşa edilmesi planlanan köprüye öteden beri karşı.
Tiran ve Sanafir adalarının egemenliğinin Suudi Arabistan’a geçmesinin ardından İsrail’den gelen ilk açıklamada köprü projesine itiraz bir kez daha dile getirildikten sonra Akabe Körfezi’nden Kızıldeniz’e çıkışın İsrail gemilerine kapatılmasının savaş sebebi sayılacağı ifade edildi.
Suudi Arabistan Sisi’den satın aldığı adalardan yararlanabilecek mi yoksa egemenliği sadece kağıt üzerinde mi kalacak?
Bu sorunun cevabını ileride göreceğiz.