Bu hafta Balkanların en önemli konusu Bosna Hersek’teki iki entiteden biri olan Sırp Bölgesi’ndeki referandumdu. Bosna’daki Sırp Bölgesi’nde yaşayan Sırplar 9 Ocak’ın “Sırp Cumhuriyeti Günü” olarak kutlanması için referanduma gitme kararı almıştı.
Dayton Barış Antlaşması’ndan sonra Sırp Bölgesi’nde yapılan ilk referandum olma özelliği taşıyan oylamaya, yakın gelecekte Bosna Hersek’teki Sırp Bölgesi’nin bağımsızlık için meşru bir dayanak oluşturma kaygısıyla stratejik önem atfediliyor.
Bosna Hersek Anayasa Mahkemesi, Barış Uygulama Konseyi (PIC), AB kurumları ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), Sırp Bölgesi yöneticilerine bu yasadışı referandumdan vazgeçme çağrısında bulunduğu halde bu referandum ne yazık ki 25 Eylül 2016’da gerçekleşti.
Sadece Sırp Bölgesi’nde yapılan ve 1 milyon 200 bin kişinin oy kullanmasına imkan veren referanduma katılım yüzde 52 düzeyinde gerçekleşti. Yani Sırp bölgesindeki Boşnaklar, Hırvatlar ve belki az sayıda Sırp sandığa gitmeyerek referandumu boykot ettiler. Bu katılım sonucuna göre de oy verenlerin yüzde 99,81’i “Evet” yanıtını verdi.
Sırp lider Milorad Dodik şahsında çetnik zihniyeti, bağımsızlık konusunu gündemde tutarak Sırpların etnik kimlik ve hırslarını sürekli dinamik tutmaya çalışmaktadır. Bosna Hersek sınırları dışında şekillenen bu takvimin Bosna’nın NATO ve AB üyelik süreçleri ile ilişkili olduğu kuşkusuz.
Belki de en önemli faktör, Suriye konusunda olduğu gibi referandum konusunda da kapalı kapılar arkasında farklı hesaplar yapan Rusya’nın desteği. Putin’in referandumdan birkaç gün önce Sırp Lider Dodik ile görüşmesi, referandum için destek olarak yorumlandı.
Bugün için fanatik bir partinin oylarını artırmak üzere bir iç politika malzemesi olarak görülse de bu referandum, yakın vadede bölgenin Bosna-Hersek’ten kopartılarak Sırbistanla bütünleşmiş bir Sırp Cumhuriyeti dosyasınınglobal pazarlık masaları için hazırlanmak istenmesidir. Sırplar hâlâ bunu anlamıyorlar ama mesele Bosna Hersek sınırlarının ötesinde.
Bosna-Hersek’te barışı ve güvenliği korumakla yükümlü Avrupa Birliği Barış Gücü (EUFOR) ve NATO, PIC’in duruşuna destek vermek üzere Bosna-Hersek Silahlı Kuvvetleri ile birlikte 30 Eylül-5 Ekim tarihleri arasında, Sırp Bölgesi’nin merkezi Banya Luka yakınlarında ‘Hızlı Cevap’ adı altında bir askeri tatbikat gerçekleştirmeye hazırlanıyor.
Her kırk yılda bir kargaşa yaşayan Bosna’da savaş çıkar mı? Amaç şimdilik savaş çıkarmak değil belki ama Bosna dosyası, Suriye ve Kırım uygulamalarında gördüğümüz üzere çatışma süreçlerinde tarafların elini güçlendirmek için masaya koymaya hazırlandıkları tehdit ve şantaj aracı olarak hazırlanmak isteniyor.
Görünürde AB ve NATO üyelik sürecinin ısıttığı bu atmosfer, umalım ki eylemsel karşılıklar bulmasın. Sırplar, Bosna’da görülen münferit DAEŞ eylemlerini Müslümanlığa mal ederek Batı nezdinde Bosna’nın potansiyel tehlikesini gündeme getirmek niyetinde. Avrupa’nın yaşadığı ekonomik daralmaya rağmen Bosna Hersek’e yönelen Müslüman girişimcilerin de Sırplar’ı tedirgin ettiğini gözardı edemeyiz. Fakat unutmasınlar ki Bosna eski Bosna değil. Hamasete hacet yok ama Bosna Hersek’te ucuz hesapların karşılığı yok. Bosna Hersek’teki Sırplar, tahriklere kapılırlarsa tarihte alacakları son dersi kendi elleriyle hazırlamış