Son günlerde en çok tartışılan konulardan biri…

Bir sanat alanını ilgilendirmesine rağmen gündemimize nasıl bu kadar girdi bu mesele?

Sinema bileti ve patlamış mısır krizinden bahsediyorum…

Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan, Şahan Gökbakar ve Mahsun Kırmızıgül’ün mevzuya girmesiyle konu artık en esaslı dertlerimiz arasına girdi.

Sinemanın böyle bir yanı var. Sanat olduğu kadar endüstriyel de… Sektörel unsurlar en başta sanat üretimini etkiliyor. Haliyle bu durum niteliğe de yansıyor.

Sinema bileti ve patlamış mısırdaki kriz ise tamamen endüstriyel.

Dağıtım meselesi dediğimiz şey bu… Yani sinema salonları hususu…

Ülkemizde son 15 yılın etkisiyle sinema salonları AVM’lere yığıldı. AVM’de olmayan sinema salonu çok azaldı. Dahası, izleyicinin alışkanlığı da artık AVM’den yana. AVM’de olmayan sinema salonunun yolunu kaçımız biliyoruz?

Gelelim temel soruna… Türkiye’de sinema salonlarının ciddi bir kısmı bir grubun elinde. Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan, Şahan Gökbakar gibi isimlerle kriz yaşayan Mars Group, toplam 3 bin civarındaki salonların 1000’ine yakınının sahibi. Ve bu salonlar en merkezi yerlerdeki Cinemaximum’lar. Zaten diğer salonların 1000 kadarı da yine 2-3 grubun elinde. Haliyle, toplam sinema salonlarında tam bir kartel yaşanıyor. Sadece salon sayısı değil, salonların bulunduğu noktalar da çok mühim. Cinemaximum, en merkezi salonları oluşturuyor.

Yaşanan krizi ayyuka çıkaran şey, biletin yanında patlamış mısır hediye edilmesi (!) ve bilet fiyatının da 25-30 bandında sabitlenmesi oldu. Haliyle yapımcılar da bu pastadan pay istedi.

Hâlbuki dağıtım sorunu dediğimiz şey bu değil. Patlamış mısırda oluşan kârın oranı sinemacıyı ilgilendirmiyor. Büyük yapımcının dağıtım diye bir derdi yok. Filmin izleneceğini düşünen dağıtımcı zaten en güzel yerlerde gösterime sokuyor. Peki, dağıtımcıyı ikna edemeyen sinemacının filmi ne olacak? Nerede gösterilecek? Kim, nasıl ulaşacak bu filme?

‘Küçük yapımcı’, filmini gösterecek salon bulmakta zorlanıyor. Dünya festivallerini dolaşan filmlerimiz kendi topraklarında dolaşıma giremiyor.

Peki, çözüm önerisi nedir?

En etkili ve çabuk çözüm yolu yeni salonların devreye sokulması. Bunun için belediyelere ciddi görev düşüyor. İstanbul çok önemli değil ama Anadolu’da belediyelerin kültür merkezlerindeki salonları gösterime uygun hale getirilip alternatif dağıtım imkânı sunabilir. Böylece, dağıtım tekelinin beli kırılabilir. Bundan başka çözüm de görünmüyor.