Geçtiğimiz günlerde Celal Şengör isimli “akademisyenin” taciz itiraflarına hep birlikte tanık olmak zorunda kaldık.
Sonradan öğrencisi olduğu anlaşılan kadına yaptığı tacizi şu şekilde anlatıyordu övünerek: “Yanımda duruyor. O kadar kızdırdı ki Saniye'nin eteğini kaldırdım, kıçına bir tokat attım. Bu, dehşete düştü. Baktım böyle bakıyor bana. ‘Bana bak’ dedim ‘Baban bunu yaptı mı’ dedim. ‘Babam bile böyle bir şey yapmadı’ dedi. Hah dedim eksik kalmış şimdi tamamlandı.”
Bir kadının taciz edilmesinin yüceltildiği bu sözlere karşı birçok mecradan tepkiler verilse de verilen tepkiler maalesef çok cılız kaldı. Ayrıca kadın örgütleri ve barolar, değişik gerekçelerle ya tepkisiz kaldılar ya da olması gereken tonda tepki göstermediler. Çocuk hakları alanında çalışan örgütler ise neredeyse tamamen sessiz kaldılar.
Bu tepkisizliğe gösterilen gerekçelerden bir tanesi cinsel taciz suçunun şikâyete tabi olması ve mağdurun şikâyet etmemiş olması ya da suçun zamanaşımına uğramış olma ihtimali idi.
Oysa TCK 105/1’de düzenlenen cinsel taciz suçunun temel şekli şikâyete tabi olsa da suçun “Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından” işlenmesi halinde suçun soruşturması şikâyete tabi değildir. Bu durumda savcılık tarafından resen soruşturma başlatılmasının önünde bir engel bulunmamaktadır.
Suçun zamanaşımına uğramış olma ihtimaline gelince. Suçun işlendiği zaman şahsın itiraflarından anlaşılmadığına göre, savcılık tarafından yürütülecek soruşturma ile bunun tespit edilmesi ve ona göre karar verilmesi gerekmektedir. Aksi hareket ile zamanaşımına uğramıştır uğraşmayalım anlayışı, ne hukuki ne de toplumsal bakış açımıza uygun düşmeyecektir.
Bu sebeplerle ivedi olarak bu konuda adli işlemler başlatılmalı ve hukuki sürecin gerektirdiği kararlar alınmalıdır.
Bu video da gözden kaçan bir başka husus var ki o da en az kadına karşı şiddetin normalleştirilmesi ve eğlence malzemesi yapılması kadar korkutucu ve endişe verici. Bahsettiğim husus malum zatın taciz fiilinden sonra mağdura söylediği, “Bana bak dedim baban bunu yaptı mı, dedim. ‘Babam bile böyle bir şey yapmadı’ dedi. Hah dedim eksik kalmış şimdi tamamlandı” sözleridir.
Bu sözler insanı gerçekten dehşete düşüren sözler. Her ne kadar mağdurun eğitim durumu nedeni ile, 18 yaşın üzerinde olduğu düşünülse de bu sözler mağdura karşı işlenen fiilin ötesinde çocuğun cinsel istismarını özendiren ve hatta babalar tarafından uygulanması gereken bir ritüelmiş gibi gösteren sözler, gerçekten çok vahim.
Üstelik bu zat, yaptığı açıklamasında "Ben asla, bunun bir cinsel taciz olduğunu düşünmüyorum. Asla bunda bir anormallik görmüyorum" diyecek kadar işi ileri götürmüştür.
O halde, taciz ve çocuk istismarını öven, sıradanlaştıran ve kendi beyanına göre kendinden çıkan haltı yemesiyle mahir bu zatın ettiği bu haltın da yasalar önünde kendisine temizlettirilmesini beklemek bu toplumun en doğal hakkı olsa gerek.