Herkesin aklında iki soru var; Şehit sayıları gizleniyor mu? Bundan sonra ne olacak?
Şehitleri gizlemek, şehit ve yaralı sayısını eksik söylemek imkansız. Devlet böyle bir şeye tevessül etmez, gerek de görmez. Ama zaten yapmak istese de yapamaz. Benim kardeşim ya da evladım şehit olmuş olacak ve Mili Savunma Bakanlığı’ndan, Genel Kurmay Başkanlığı’ndan, MİT’ten artık hangi kurumdan geliyorsa o gelen esrarengiz görevliler gelecekler ve “Şehide tören olmayacağını, gizlice gömüldükten sonra kimseye söyleyemememiz gerektiğini” söyleyecekler. Mümkün mü böyle bir şey? Elbette değil. Rusya, İran ve Çin gibi kapalı devre ağalık devletlerinde sıkça yaşanan bu rezaleti Türkiye’de görmek imkânsız. Kimse şehit saklayamaz. Bunlar psikolojik harp yürüten etki ajanlarının harekat zırvalarından başka bir şey değildir.
Peki bu yalanı niye söylüyorlar?
En başta şunu belirteyim demek ki biz bu yalana teşneyiz. Yani buna inandırabileceklerini bildikleri için söylüyorlar. Öte yandan şunu düşünelim; şehit sayısı 10 olsa ne olacak 50 olsa ne olacak? 10 olunca az 50 olunca çok mu üzüleceğiz? Eğer böyleyse vah halimize.
Burada mesele psikolojik harp, Türkiye’nin bağışıklık sisteminin en düşük olduğu, tek zayıf tarafımız. Rusların ya da İranlıların içimizde ki adamlarının başlattığı bir propagandaya inanıp oturup ağlıyoruz. Milli Savunma Bakanı’nı, Genel Kurmay Başkanı’nı hatta Cumhurbaşkanı’nı yok sayıp Facebook’ta yazan bir serseriye inanıyoruz. “Amcamın oğlunun karısının abisinin sınıf arkadaşı dedi ki şehit sayısı 200 müş, gizlice gömmüşler” Şimdi buna inanıp kafası karışan bir millet zaten bütün savaşlarda baştan yenilmiştir. Kimse kusura bakmasın ama buna inanan birine askerle saldırmaya gerek yok. Benim bir savaşta böyle bir hedefim olsa onun elinden ülkesini, bayrağını, evini, barkını almam bir gece bile sürmez. İşte bu yüzden söylüyorlar bu yalanları.
Nasip olur yarına çıkarsak bundan sonra olacakları adım adım yazalım.