İnanılır gibi değil, tüm bu yaşananlar karşısında bazı kesimlerin gösterdikleri şizofrence yaklaşım ve tutumlar.

Cumhurbaşkanı’ndan hazzetmemelerini, içinden geldiği siyasi ve kültürel gelenekle problemli olduklarını, üslup ve tarzı konusunda rahatsızlık duymalarını da anlamak mümkün. Ancak gerçeklikle bağlarını kesip muhayyel ve muvehhem “Korkunç bir Erdoğan” figürünü siyasetlerinin merkezlerine oturtup her gün bu yönde manipülasyonlarla kitlelerini kin, nefret ve düşmanlığa sevk etmeleri kabul edilemez bir tutum!..

Basındaki kalemşörleri o kadar pervasız ve haysiyetsizce yazılar kaleme alıyorlar ki, bazı fedailerin kuşanıp kendiliğinden bu “canavarı” cezalandırmak gibi bir eyleme girişmemesi için hiçbir engel yok! Din, iman, vicdan, insaf, hakkaniyet, ahlâk gibi kavramlarla sanki hiç tanışmamışlar; vatan, ülke, yurt, millet, bayrak, birlik, kardeşlik, demokrasi bilinçleri ya hiç olmamış ya da hiç gelişmemiş. Adeta başka, bir başka coğrafyadan, sırf zehirlerini bu ülkeye kusmak için gelmişler. Elebaşlarının sistematik olarak ve belirli bir program gereği böylesi tavırlar içerisinde oldukları çok açık, ancak problem bu gibi akıl dışı söylemlerle Erdoğan sevgisizliği içinde olan kesimleri, aynı zamanda vatan, millet ve devlet düşmanlığına doğru eviriyor olmaları. Bu son derece tehlikeli ve telafisi olamayacak bir yönelim. Neredeyse PKK terörünü kutsayacaklar. “Biz yapamıyoruz, bari siz vurun ve yok edin bu ülkeyi” dercesine dehşetli bir çılgınlığın esiri olmuşlar. Tam anlamıyla toplu şizofronik paranoid bir illete düçar olmuşlar.

Bir taraftan PKK ve diğer terör odaklarını eylemlerini artırmaları hususunda cesaretlendirirlerken, diğer yandan ise yaptıkları alçakça propagandalarla Erdoğan’ın sırf kendisini başkanlıktan ettikleri gerekçesiyle PKK’yı cezalandırmak için şehit kanlarının dökülmesine göz yumduğu tezviratını yayıyorlar. Daha da ileri gidip Erdoğan’ın kendisini ve ailesini korumak için ülkeyi kan gölüne çevirdiğini söylüyorlar. Geçtiğimiz yıl yüzde 52 oy oranıyla halk tarafından direkt seçilen Cumhurbaşkanı için basın yayın organlarında açıkça “psikopat, ruh hastası diktatör” gibi yaftalamalarda bulunmaktan hiç utanmıyorlar. PKK’nın net bir şekilde üstlendiği cinayetleri dahi neredeyse “Yok canımmm, siz yapmamışsınızdır, bir daha düşünün” dercesine bir namussuzlukla hükümetin ve Erdoğan’ın üzerine yıkmaya çalışıyorlar ve maalesef kendi kesimlerine de bunu yutturuyorlar. Derin acılara boğulduğumuz şehit kanları üzerinde bulunan necis PKK mührünü RTE diye okuyup okutturma seferberliği içerisindeler.

Velhasıl, nefret ve düşmanlık duygularındaki dengesizliğin yol açtığı bu tedavisiz ihanet illetiyle güya Erdoğan düşmanlığı üzerinden esasen ülkemizin enerjisini fütursuzca yok etmeyi ve neden oldukları tahribatı marifet ve kutsal bir görev biliyorlar. En ufak bir eleştiri özgürlüğü dahi olmayan Esed ve İran rejimlerini kutsarlarken her gün tonlarca ve en ağır şekilde hakaret edebildikleri Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’ndan “eli kanlı diktatör, yezid, despot, tiran” gibi sıfatlarla söz edebiliyorlar… Ülkenin ekonomisi, yatırımlar, kamu düzeni, sağlık, eğitim, gelişmişlik… bu konular hiçbir şekilde gündemlerinde bile yok!  Sadece açık bir Cumhurbaşkanı Erdoğan’a nefret ve şiddet dolu söylemlerle saldırma siyaseti.

Ve ben bu patolojik illet tedavi edilebilir mi gerçekten bilmiyorum. Tedavi edilemezse ne yapılır, onu da bilmiyorum. Ama ülkemi yakmaya çalıştıkları bir gerçek…

Selam ve dua ile…