Antioksidan ve antiseptik özelliğiyle sağlıklı bir mutfağın olmazsa olmazlarından biri olan doğal fermente sirke, tam şifa kaynağı bir besin. Yine bence hakiki bir zeytinyağının onaramayacağı hiç bir beden yoktur. Bu yazımda Bodrum’un Yaka Köyü’nde doğal fermente sirke üreten ‘Bodrum Sirke Evi’nin sahibi Pınar Güney Hanım’ın çalışmalarını okuyacak ve Manisa Kırkağaç’tan kıymetli bir zeytinyağı üreten Karaosmanoğlu markası ve köklü ailesini tanıyacaksınız. Yazının sonunda ise normal unun yerine bana göre çok faydalı olan siyez unundan sağlıklı ve lezzetli mamuller üreten Hatice Kocaman Hanım’ın hikâyesini bulacaksınız.
Bodrum Sirke Evi
Bodrum Sirke Evi’ni kurucusu Pınar Güney Hanım, beyaz yakalı olarak uzun yıllar çalıştığı işini bırakıp Muğla’nın Bodrum ilçesi Yaka Köyü’nde küçük bir imalathaneye dönüştürdüğü köy evinde ürettiği sirkeyi tüm Türkiye’nin hizmetine sunuyor. Pınar Hanımın fermente sirkeleri, hiçbir koruyucu ve katkı maddesi eklenmeden meyve ve sebzelerin doğal fermantasyonu sonucu elde ediliyor.
Geçen hafta Bodrum’da iken ziyaret ettiğim Pınar Güney Hanım, ailesi için çeşitli doğal ürünler üretirken bu sirke ile tanıştığını, bununla ilgili çalışmalarını deneyimleyerek öğrendiğini ve sirkenin mucizevi faydalarına da tanık olduğunu belirtiyor. Sirkeye olan hayranlığının artarak devam ettiğini anlatan Pınar Hanım, tamamen doğal ürünlerden kurduğu sirkelerin hep bir öncekinden farklı olduğunu ve değişik tatlar yakaladığını ifade ediyor. “Bir sirkenin yapımında ürünlerin yetiştiği iklim, toprak farklılıkları, suyu, bakımı, her meyvenin ve sebzenin tadının değişik olması etkiliyor” diye de belirten Pınar Hanım, kesinlikle sirke üretiminden dolayı hiç sıkılmadığını, bu konuda kendini yeterli görmediğini ve bir sonraki ürünü çocuksu bir heyecanla beklediğini anlatıyor.
45 çeşit sirke
Pınar Hanım, bir sirkenin kalitesinin içinde kullanılan meyvelerin ve sebzelerin doğallığına bağlı olduğunu belirterek 45 çeşide yakın doğal meyve ve sebze sirkesi yaptığını belirtiyor. Sirkelerinin çok beğenilmesinin nedeninin de kaliteli ürün kullanılmasından dolayı olduğunu anlatan Pınar Hanım, bunun önemli bir etken olduğunu ve sirkeleri yaptığı meyve ve sebzelerin özenle seçilip yerel üreticiden temin edilmekte olduğunun altını çiziyor. “Bu şekilde Ege'de yaşamın güzelliğini sonuna kadar değerlendirebiliyorum. Kurduğum sirkelerin fermantasyon sürecinde ilerlemesi biraz zaman alsa da beklemeye sonuna kadar değiyor. Doğal yollarla fermente edilmiş sirke, durdukça daha da güzelleşiyor. Yani bir sirke için son kullanım tarihi yok. Ama ulaşabildiğim doğal tüm meyvelerin ve sebzelerin sirkelerini üretmeye gayret edeceğim” diye kendine bir söz de veren Pınar Hanım, bu doğal sirkeleri halka sunabilmenin ve beğenilmesinin kendini çok mutlu ettiğini ifade ediyor.
Karaosmanoğlu Zeytinyağı
Zeytinyağı ve zeytin konusunda en kaliteli ürünleri sunmaya özen gösteren Karaosmanoğlu markasını kuran ailenin kökleri 17.yüzyıla kadar uzanıyor. 400 kusur yıl önce Akhisar Zeytinliova’da ‘Mültezim’ olarak bilinen aile daha sonra Manisa Kırkağaç’a yerleşiyor. Soyadlarından hareketle 2017 yılında “Karaosmanoğlu” markası ile ürettikleri zeytinyağını tescil ettiren ailenin günümüzdeki son kuşak temsilcisi Emin Süreyya Bey’in perakende sürecini başlatmasıyla da marka yeni bir ivme kazanıyor.
Geçmişten günümüze uzanan bir marka
Karaosmanoğlu ailesi çok uzun yıllardır zeytin ve zeytinyağı ağırlıklı tarım ve ticaret işi yapıyor. Kırkağaç’a yerleştikten sonra da aile, zeytincilik faaliyetine devam ediyor. “Aile Geleneği” sloganıyla kendi sofralarına nasıl özeniyorlarsa tüketicilere de aynı titizlikle hizmet veren marka, yıllarca büyük firmalara, şarküterilere ürün tedariki sağlıyor ve restoranlara hizmet veriyor. Ailenin son kuşak temsilcisi Emin Süreyya Karaosmanoğlu ve oğlu Hasan Karaosmanoğlu bir yandan büyük firmaların traktör bayiliğini yaparken, bir yandan da ata mirası zeytinliklere hep yenilerini ekliyorlar. Devraldığı arazilere adeta gözü gibi bakan, büyüten Emin Süreyya Bey, zaman içinde nöbeti oğlu Hasan Bey’e bırakıyor, Hasan Bey de tıpkı babası gibi mirasa sahip çıkarak 2020 yılı itibariyle bayrağı, dedesiyle aynı ismi taşıyan oğlu Emin Süreyya Bey’e teslim ediyor.
Yeditepe Üniversitesini bitiren torun Emin Süreyya ise bir zeytinyağı aşığı olarak eğitim ve iş hayatı boyunca ailesinin enfes zeytinyağını çevresine tanıtmak için var gücüyle uğraşıyor. Bu çalışmaların sonunda da Karaosmanoğlu markasını kurumsallaştırma noktasında epey ilerletiyor. Arazilerinin Kırkağaç’ta olduğunu, 300 dünümde ağırlıklı ‘Domat’, ‘Edremit’ ve ‘Trilye’ cinsi yaklaşık 7 bin 500 ağaçları bulunduğunu, yılına göre 15-30 ton arası yağ elde ettiklerini söyleyen Emin Süreyya Bey, “Hasadı tamamen biz yönetiyor ve senelerdir aynı ekiple çalışıyoruz. Yağlarımızı yöredeki modern fabrikalarda soğuk sıkım yöntemiyle elde ediyoruz. Önceliğimiz, markamızı “Aile Geleneği” sloganıyla, sofralara ulaştırmak” diye de ekliyor.
Hatice Kocaman
1971 Kütahya doğumlu, iki çocuk annesi ve 2 torun sahibi olan Hatice Kocaman Hanım, yıllarca bir kozmetik firmasında bölge müdürlüğü yaptıktan sonra ayrılarak sağlıklı beslenme adına siyez unundan yapılan ürünlerin üretimine yöneliyor.
Geçen hafta katıldığım detoks kampında siyez unundan yapılan ekmek ve kurabiyelerin tadına bakmış ve çok beğenmiştim. Bunun üzerine bu ürünleri gönderen Hatice Hanım ile görüşüp köşeme taşımak istedim. Hatice Hanım, ilk olarak Kütahya yöresine ait çok sevilen hamursuz ekmeğini siyez unu ile yapmaya karar veriyor. Bu ekmeği tadan Eyyüb Yılmaz Hoca’nın çok beğenip olumlu not vermesinden sonra çalışmalarına büyük bir şevkle devam eden Hatice Hanım, siyez unundan yapılan ürünlerin lezzetsiz diye bilinmesinin aksine yaptığı ürünleri çok beğeniliyor. Hatice Hanım, çeşit çeşit kurabiyeler, mercimekli tosunum ve el açması börekler yapıyor ve hepsinde de çok başarılı oluyor. Uzman birçok kişiden tam not da alan Hatice Hanım, böylesine güzel lezzetler yaptığı ve unu sanata çevirdiği için çok takdir görmeye başlıyor. Bunun üzerine bu yaptığı sanat eseri, una sanat katan bu lezzetleri, kendisi gibi sağlıklı özel ürünlere insanların da ihtiyacı olduğunu ve mutlaka insanlarla paylaşması gerektiğini söyleyen Eyyüb Hoca’nın yönlendirmesi ile de bu işe başlıyor.
Katkısız ve siyez unundan sağlıklı ürünler
Ürünlerin içine, siyez unu, arpa unu, hakiki tereyağı, organik yumurta, ev yapımı yoğurt kullandığını ve kesinlikle katkı ve koruyucu maddesi katmadığını ifade eden Hatice Hanım, sağlıklı ürünler ve sağlıklı beslenme adına elinden gelen bütün çabayı gösterdiğini ifade ediyor. “Hocamın danışanları eczacılar, doktorlar, her kesimden insan ekmeğimin ve ürünlerimin tadına baktı ve beğendi ve çok takdir edildi. Sağlıklı yaşıyoruz adı altında çıkmış olduğum bu yolda inşallah bir gün herkesin evine siyez unu girecek ve bir gün dünyanın beslenme biçimi değişecek.” diye de belirten ve ürünleri yaparken büyük bir aşk ve büyük bir sevgiyle yaptığını Söyleyen Hatice Hanım, özel siparişle evden çalıştığını belirterek Türkiye’nin her yerine kargo ile gönderim yaptığını ifade ediyor. Ayrıca ilerde işini büyütüp bir dükkân açma hayali de kuruyor.