Bu başlığı yazmak için şu anda erken ama kısa bir zaman sonra gazeteler bu manşetle çıkacakları için şimdiden yer ayırmaya başlayabilirler. O halde herkesin aklındaki soruyu soralım. PKK biter mi?

“PKK biter mi” sorusu eksik ve dahi hatalı bir sorudur!

Terör örgütleri bitmez. “Devrimci şiddet” üzerinden yürüttükleri onlara göre devrim mücadelesi size göre katliam olan eylemlerini sürdürecek zeminlerini ve güçlerini kaybedince barışırlar ve dönüşürler. Dönüştükleri hali sürdürebilecek yeni zeminde tutunamazlarsa zamanla romantizme kayan sadece söylem içerikli faaliyet yürütürler ve tarihe gömülürler. Eğer tutunurlarsa siyasi fraksiyon olurlar ve (tırnak içinde) “meşru” zeminde siyasete dahil olur hatta iktidar bile olabilirler.

İşin sırrı iki kelimede: Güç ve zemin!

Terör örgütleri güç kurgusunda ABD’nin “Terörle Mücadele” kataloglarında sözü edilen Argon grafiğini kullanıyorlar.

İnsan kaynakları (militan)

Yerel para kaynakları (uyuşturucu, organ ticareti, fuhuş, tahsilat, haraç, hırsızlık, ihale komisyonculuğu, komisyon, kaçakçılık)

Global para kaynakları (Enerji hattı sabotajları, hükümetlere karşı kaos eylemleri, suikastler, sınır kapısı eylemleri, ticaret yolları sabotaj eylemleri, liman ve havaalanı eylemleri, etnik köken ve mezheplere yönelik kışkırtıcı proksy/aldatmaca eylemleri)

Yargı ve Güvenlik

bağlantıları

Medya

Sempatizan

Argon grafiğinde 6 başlıkta anlatılan terör örgütü güç dağılım grafiğinin açıklamasında bu başlıkların birbirinden bağımsız olmadığının altı çiziliyor. Sözün özü F16’lar önemli ama tek başına yeterli değil.

Bütün bunların yanında güçten daha önemli olan örgütün zemini. Şu anda zemini kaybetmiş olan “PKK, IŞİD’le savaşıyoruz” palavrasıyla bir zemin arayışında ve PKK’nın kendini kaim edecek bir zıtlığın peşinde olduğunu bütün dünya biliyor. Erdoğan’a zarar verme ihtimalini piyasaya arz ettiği fayda olarak kullanan PKK bir süre daha buradan ekmek yiyebilir ama yakın zamanda o da bitecek.

Şimdi PKK’nın önünde iki yol var: Ya pes edecek ve kendisini dönüştürecek yahut yeni bir zemin arayışına geçecek. Kandil’in önündeki en önemli kararlardan biri, barışalım ve bu işi bitirip dönüşelim mi yoksa yeni bir zemin bulup “Ayı Uykusu”na mı yatalım? “Ayı Uykusu” yeni zeminde eylemsiz kalıp yavaş kalp atışıyla uzun süre uyanmayı beklemek anlamında kullanılıyor. Bu anlamda PKK’nın önünde seçebileceği iki zemin var: Birincisi malum Suriye fakat, hem “Ayı Uykusu”na müsait değil hem de öngörülemez. Bir diğeri ise kenara not edilmesi gereken bir ihtimal. Avrupa. PKK tam olarak bu zemini keşfetmiş değil ama Avrupa bunun farkında. AB’nin fazla iltifatlı halleri sadece “mülteci” meselesi değil yani.