“Dünya yaşamak için mi sadece, ya da yaşanacak yer mi?” diye sorular var aklımda. Cânım kâri, öyle bir hale döndü ki bu yaşamak meselesi acı çekmekten farkı yok gibi. Zira dünya, insanların öldürülmesiyle yaşıyor sanki. Yaşamak için birileri ölmek zorunda mı bilmiyorum ama öldürülmek zorunda değil ve bunca zulmü sinelerimize sığdırmak mecburiyetinde de değiliz. Zulmü her kim yaparsa yapsın zulümdür, ben de bunu biliyor ve kabul ediyorum lakin her nerde Allah diyen bir müslüman varsa onun tepesine çakal sürüleri gibi üşüşen, kimsesiz gördükleri her müslümanın kanını emen, Gazze’de, Suriye’de, Irak’ta, Bosna’da ve Karabağ’da daha evvel ne olmuşsa aynını yapmak için saldıran sürüler var.
“Arakan için ne yapılmalı?” sorusuna cevap vermek çok da kolay değil aslında ama bir şey muhakkak ki yapılmalı. Ve beklentimiz Avrupa’nın bilmem hangi insanlık örgütünden, birleşmiş bilmem ne milletlerinden, isminde barış olan hangi birliğinden olmamalı. Zaten onlar yok etmeyi, öldürmeyi, tüketmeyi, bitirmeyi ve zulmetmeyi bilirler. Zira bu meselde asırlardan beri gelen tecrübeleri vardır onların. Ama “kim yapmalı?” sorusuna verecek tek cevap var gibi geliyor bana, biz yapmalıyız. Her ne yapılacaksa onu yapacak olan da biziz, daha evvel olduğu gibi mazlumun umudu yine biziz. Onların sesini duyan da, derdine deva arayan da ve bence içi yanan da biziz ve bizden olan, bize benzeyenler.
“Bunca insanın derdini neden biz çekeceğiz? Arakan’daki insanlardan bize ne?” diyen, hiç ses etmeyen, duymayan, görmeyen ve bilmeyen onlarcası da yok değil aramızda. Ama üstadın dediği doğru “sen bir devsin, yükü ağırdır devin” O vakit onlar sussa da ve dünya ses etmese de bizim susmak gibi bir hakkımız yok. Zira büyük millet olmak bunu gerektirir. Müslümanlık bunu gerektirir. Ve atalarımızın, ecdadımızın yaptığı gibi yapmak zalimin karşısında durup, mazlumun yanında olmak bizim vazifemizdir. Zira biz bir deviz ve yükümüz ağırdır. Dünya sussa da biz susamayız.
Diğerleri mi? Onlar mazlumun kan damlayan yüzünü ne zaman gördü ve ne zaman duydu ki mazlumun sesini şimdi duysun? Benim nazarımda dünyanın bilmem hangi ücra köyünde yaşayan ve hangi dinden hangi milletten olursa olsun zulme uğramış herhangi biri için gözyaşı döken teknolojiden, fenden, bilimden habersiz bir köylü onlardan kat be kat uygardır ve insandır. Daha evvel dediğim gibi Yere batsın onların uygarlığı, onların teknolojisi, onların gelişmiş bilmem neleri yere batsın. Hiçbir teknolojilerinin, bilmem kaç milyonluk dedikleri hiçbir aletlerinin mazlum bir çocuğun başından akan bir damla kan kadar kıymeti yok gözümde ve asla da olmayacak. Dünyada mazlumlara kan kusturmaktan başka, insanları vatanlarından etmekten, çocukları öldürmekten başka ne işe yaradı ki onların medeniyeti? Mazlum bir çocuğun tek saç teli kadar dahi kıymetleri yok nazarımda…
Bize onlarca yıldır merhamet timsali, iyilikten başka derdi olmayan, hasılı bütün insanlık hasletlerini kendinde toplamış bir bilge gibi anlatılan, öyle bir resim çizilen Hint bilgesi(!) meğer dişlerinden kan damlayan kuduz bir köpekmiş. Bilmemişiz. Modern zamanın katili bize kendini maktul gibi göstermiş, zalim mazlum rolünde seğirtmiş önümüzde ve bize yalan söylemiş bütün dünya. Ama yine hakikati ecdat söylemiş ki, küfrün milleti birdir. Ve bu küfür milletinin derdi hep hakkı savunanla imiş. Yine aynı.
Şimdi soru şu, bilmem hangi sahile vuran balinalar için kendilerini sahillere atanlar Aylan’ın cansız bedeni sahile vurduğunda hangi kumsalda güneşleniyordunuz? Bir köpeğin aç kalmaması için sokaklarda bağırıp çağıranlar Somali’de açlıktan ölürken çocuklar bilmem kaç katlı lüks lokantalarda hangi yemekleri yiyordunuz? Göstermelik duyarlılık kasan, kadın hakları için her türlü edepsizliği yapıp, meydan meydan dolaşanlar Gazze’de küçücük kız çocukları alınlarından vurulup da yerlerde yatarken hangi pislik çukurunda eğleniyordunuz? Bir ağaç için naralar atanlar Arakan’da çoluk çocuk, kadın erkek, yaşlı genç demeden cayır cayır yakılan insanlar varken şimdi hangi ağacın gölgesinde oturuyorsunuz? Neden susuyorsunuz? Müslümanlar diye mi? Zulme susmak da zulümdür ve sizler de zalimsiniz. Sahtesiniz ve sunisiniz.
Peki, diğer tarafta olup da bu saydıklarımın karşısında olanlar, eleştirenler, yazanlar ve söyleyenler… Ben ve ben gibiler. Biz ne yapıyoruz, birkaç yazı yazdık, birkaç söz söyledik, sosyal mecralarda lanetler yağdırdık diye bitti mi yani zulüm? Hani bir insanın ölmesi bütün insanlığın ölmesiydi, hani uzak bir yerde bir kuşun kanadına bir taş değse bizim kanadımız kırılırdı? Onlar susuyor belki ve biz susmuyoruz ama başka da bir şey yapmıyoruz. Ben artık zalime lanet okumaktan ve lanet olsun demekten bıktım. Suların üzerinde müslüman çocuklarının cansız bedenlerini görmekten usandım.
Öldüren insan değil, bunu biliyorum lakin öldürülen de sadece insan değil, insanlık…