İnsan önce, kendinden başkalarına ulaşanların doğru olmasından sorumludur. Bilgi, düşünmenin kaynağıdır.

Bilginin olmazsa olmazımız olduğu gerçeğinden yola çıkarak, neleri okuduğumuza bir bakalım. Okumak fikrinden önce de, “Aradığımız şey belli mi, nereye ulaşmak istiyoruz?” bu iki sorunun cevabını vermemiz lâzım. Meselâ, hanımefendi eşine diyor ki, “Falanca yerde kurs var, oraya gidip eğitim alayım, ne dersin?” eşi de diyor ki: “Ne gerek var, evinde otur, o kadar kitap var al oku.” Burada eşlerin ihtiyaç hissettiği şeyler farklı bu yüzden tercihleri de farklı.

Biz okuryazar mıyız?

Okumak sadece kitap okumak mıdır? HAYIR. Var olan her şey konuşur ve aslında bizlere bir şeyler anlatır. İnsanın ihtiyaçları, sevinci, hüznü, okunması gereken en acil mesajlardandır. Okumak, öğrenmek, anlamak ve gereğini yapmak; sadece Allah (cc) için önce kendimizi daha sonra da bu dünyayı ve içindekileri doğru yönetebilmek için gerekir çünkü “Bilginin amacı doğrultmak değil, doğrulmaktır.” Yani okumak; düşünmeye, eyleme ve bilinçli olmaya yöneltirse, biz ancak o zaman insan olabilme mertebelerine ulaşabiliriz. Biz sizce hangi mesajı nasıl okuyoruz ve bu bize ne yaptırıyor?

Bizden ne isteniyor?

İnsan önce, kendinden başkalarına ulaşanların doğru olmasından sorumludur. Bilgi, düşünmenin kaynağıdır. Bu kaynağa bozuk malzeme verilirse, üretilenler de bozulur. Dolayısı ile aşama aşama gidecek olursak, 1. Allah (cc) ne diyor, “İki kaynaktan beslen, benim gönderdiklerim ve size gönderdiğim Peygamberin hayatı” diyor.

2. “Oku, öğren ve ahlâk edin, peygamberi modelle diyor. 3. “Önce sen kendinden mesulsün” diyor. 4. Bu dünyanın senin doğru yönetmene ihtiyacı var, Benim adıma hareket et, sen sadece Benim için ve Benim koyduğum kurallara göre yap” diyor. 5. “Senin mükâfatını ben vereceğim, seni destekleyeceğim ve yücelteceğim” diyor.

Peki biz okuyor muyuz ve okuduklarımızla ne yapıyoruz?

Üniversite bitiriyoruz, eğitim alıyoruz fakat kendimizi eğitmiyoruz. Para kazanmak için her şeye sabrediyoruz, huzur ve sevap kazanmak için eşimize sabretmiyoruz. Allah (cc) “İnsanı şerefli yarattık” buyuruyor, biz onu aşağılamak için en basit şeyleri bile malzeme yapabiliyoruz. “Bir birinizi sevin, siz kardeşsiniz” diyor, biz nefret için sebepler üretiyoruz. “Güzel geçinin, sabredin, size cennet vadediyorum” diyor, biz ise sevgisizlikten ve geçimsizlikten ölüyoruz. İnsana saygı sevgi gösterip değer vermiyoruz ve bunun çok pahalı olan bedelini hep ödüyoruz fakat iş fedakârlık yapmaya gelince geri duruyoruz.

Para kazanmak ve konforumuza hizmet etmek için her bedeli ödüyoruz lâkin Allah’ın (cc) rızasını kazanacak şekilde yaşamayı hep erteliyoruz.

İnsani yönden diplerdeyiz, ölmeden önce çıkabilecek miyiz?

Bu okumalar bize var olmanın ve bu hayatın anlamını fark ettirememiş. Ne yapacağımızı anlayamamışız. Bu hayatı erdemli ve nitelikli bir insan olarak yaşamanın gerekli olduğu fikrini edinememişiz. Okul mu, o iş edinebilmek için var. Düşünmek mi, nasıl daha fazla para kazanabilirim, kendimi ezdirmeden nasıl yaşarım sorusunun cevabı için var. Peki o zaman biz ne için varız?