“14 Yıllık evli ve üç çocuklu bir anneyim. İki kızım bir oğlum var. En küçük çocuğum erkek ve sekiz yaşında. Sakin, sessiz ve sıkıntısız bir çocuktur. Fakat evden dışarı pek çıkmıyor, arkadaşı yok. Çevrede oynayabileceği bir akranı yok. Ancak okulda akranlarıyla beraber olabiliyor. Bize misafir gelenler, ‘Bu çocuk kız gibi utangaç, evcil bir çocuk’ diyorlar. Çocuğum normal mi, bu kadar sessiz, sakin ve ev kuşu gibi olması beni endişelendiriyor.”
Anne endişelenmekte çok haklı. Her çocuk, yaşının ve cinsiyetinin normal davranışlarını göstermezse, bu bize, çocuğumuzda yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğunu düşündürmeli. Hemen bir uzmandan yardım alınmalı ve gerekenler yapılmalı. Delikanlı ile görüştüğümde, az konuşan, sessiz, sakin ve adeta bana kimse bir şey sormasın, söylemesin der gibi bir hali vardı. Delikanlıda şimdilik kız duyguları yoktu, erkek olmasından memnun görünüyordu. Fakat tedbir alınmazsa, ‘az’a nereye gidiyorsun demişler, çoğ’a gidiyorum’ demiş atasözü gerçekleşebilir. Muhtemel risklerin ortaya çıkmaması için acil tedbirler alınmasını konuştuk.
Baba ile dinamik ve sevgi dolu bir iletişim, mutlaka akran buluşmaları, mutlaka ilgileneceği severek yapabileceği bir hobi, daha faal olmaya değişik yöntemlerle teşvik edilmesini tavsiye ettim.’ Kız gibi, kız güzeli, kız gibi utangaç’ vb cümleler, zaten evden dışarı çıkmayan ve sessiz sakin çocukta bu durumun pekişmesine sebep olabilir. Kesinlikle kullanılmamalı.
Anne ve iki ablayla evde sürekli birlikte olmak, baba ile korkmaktan ya da babanın ilgisizliğinden dolayı yakın bir iletişim içinde olamamak, erkek arkadaşlarıyla yaşına uygun paylaşımlarda bulunamamak; çocuğun giderek sürekli birlikte olduklarına benzemesine sebep olabilir. Giderek erkeklerle oynayamayıp, ‘daha nazik kibarlar ve kavgacı değiller, kızlarla daha iyi anlaşıyorum’ gerekçeleriyle kızlarla oynamayı seçmesi; giderek kendini kız gibi hissetmesine sebep olur. Bu ise, kız gibi giyinme ve davranma isteği, ruj sürme, topuklu ayakkabı giyme, erkeklerden uzak kızlara yakın durma gibi davranışlara sebep olur.
Peki, bu durumun, yani, kız gibi ya da erkek gibi hissetme ve davranmanın altında yatan asıl dinamik ne? Bu geriye döndürülebilecek bir şey mi? Şu anda bu konuda psikiyatristlerin ve alandaki diğer uzmanların çoğunun ortak görüşü, ‘bu doğuştandır ve engel olunamaz’ inancıdır. Fakat, erken fark edildiğinde, gerekli tedbirler alındığında, yemesi içmesi dahil, ev içinde ve evin dışında, oynadığı oyunlarda ve kendisine kullanılan dil ve üslupta doğru bir seçim yapıldığında, ilaveten, doğal tedavi yöntemleri kullanıldığında, normale dönüldüğüne şahit oldum. Bunun için mutlaka erken teşhis ve doğru bir usul ve yöntemle çocukla işbirliği halinde hareket ederek gerekeni yapmak gerektiği inancındayım.
Anne babanın yakın ilgisi ve kullandığı dil, her çocuğun hemcinsleriyle birlikte geçireceği vakit, özdeşleşme modeli olarak evdeki atmosfer ve işleyiş biçimi; yeni oluşan kimlik ve kişilik binasının yapı taşları gibidir. Genetik getirinin de rol oynayabileceği bu yapının; manevi yönden de kişisel hak edişlerden korunarak yaşamamız gerektiğine dair bizlere bir uyarı olduğu düşüncesindeyim.