ABD Başkanı Barack Obama’nın Suudi Arabistan ziyaretinde Kral Halid Havaalanı’nda Riyad Valisi tarafından karşılanması dikkat çekti.
Çünkü Obama’nın Riyad’da bir araya geldiği Körfez ülkeleri liderlerini havaalanında bizzat Kral Selman kendisi karşılamıştı.
Suudi Arabistan Kralı’nın bu tavrı, iki ülke arasındaki ilişkilerin kötü olduğunun kanıtı ve ABD’ye bir mesaj olarak algılandı.
Washington ise Obama’nın havaalanında düşük seviye protokolle karşılanmasını sorun etmemiş gibi davranarak, “ABD Başkanı bir başka ülke devlet başkanını nadiren havaalanında karşılar” diyerek mütekabiliyet kuralına işaret etti.
Oysa Kral Selman, Obama ve eşini Kral Abdullah’ın vefatından sonra taziye için Riyad’a gittiklerinde havaalanında karşılamıştı.
ABD – Suudi Arabistan ilişkilerinin iyi olmadığı doğru.
Bunun birçok nedeni var.
Körfez ülkelerinin ve özellikle de Suudi Arabistan’ın “birinci düşman” olarak algıladığı İran’a Amerika’nın son dönemde arka çıkmasının yol açtığı hayal kırıklığı ilişkilerde yaşanan krizin en önemli nedenlerden biriyse diğer bir neden de Washington’a duyulan güvensizlik.
Arap Baharı’yla birlikte bölgedeki rejimler kendilerini ciddi anlamda tehlike altında hissetmeye başladı.
Amerika’nın kendilerini koruyacağından şüpheliler.
Mısır ve Mübarek örneğinde olduğu gibi Washington kendi çıkarlarını korusa da iktidardaki aileleri gözden çıkarabiliyor.
ABD medyasında bugünlerde Suudi Arabistan aleyhinde çıkan haberler ve yorumlar Riyad’ın sistematik bir saldırıyla karşı karşıya olduğunu düşündürüyor.
Bütün bunlara bir de Obama’nın Beyaz Saray’daki günlerinin sayılı olması eklenince tablo daha da netleşiyor.
ABD Başkanı’nın Riyad’a yaptığı ziyaret büyük ihtimal Körfez bölgesine son resmi ziyareti olacak.
Dolayısıyla hesapların zaten yetersiz görülen Obama’ya göre değil bir sonraki başkana göre yapılması gayet normal.
Ayrıca şu gerçek unutulmamalı.
Cahili Arap kültüründe – maalesef – siyahilere yönelik ırkçı bir bakış söz konusu.
Bugün Suudi Arabistan’da zencilere kızdıkları zaman hakaret olarak Arapça “abd” yani “köle” diye hitap ederler.
Yani Obama ne yaparsa yapsın onların gözünde hiçbir zaman bir Bush veya Clinton olamaz.
ABD Başkanı’nın Riyad ziyaretinden önce The Atlantic dergisi dış politika yazarı Jeffrey Goldberg’in “Obama Doktrini” başlığıyla yayınladığı makalelerde Obama’nın Suudi Arabistan hakkındaki düşüncelerine de yer verilmişti.
Söz konusu makalelerin birinde Obama’nın Suudi Arabistan’ı radikalizmi finanse etmekle suçladığı, Endonezya’yı örnek verdiği, Riyad’ın bu ülkeye öğretmen ve para göndererek radikal görüşler yayan okulları desteklediğini söylediği belirtiliyor.
Goldberg ayrıca Obama’nın Birleşik Arap Emirlikleri Veliaht Prensi Muhammed Bin Zayed’i “Körfez ülkelerinin en etkileyici ve en ilerici lideri” olarak gördüğünü yazmıştı.
Suudi Arabistan, Körfez ülkelerinin ağabeyi.
Obama’nın Suudi Arabistan’ı ve Kral Selman’ı değil Birleşik Arap Emirlikleri’ni ve Muhammed Bin Zayed’i övmesi açıkça hakaret sayılır.
Bütün bunlardan sonra Kral Selman’ın Obama’ya yüz vermemesi normal.
Fakat bunu ABD-Suudi Arabistan ilişkilerinin sonu gibi görmek yanlış olur.
Çünkü iki ülke arasındaki ilişkiler zedelense dahi kolay kolay kopmayacak kadar güçlü.
Mevcut dönemin ABD seçim sonuçlarını bekleme aşaması olduğunu söyleyebiliriz.