1990’lı yılların dillere pelesenk olmuş cümlesiydi. Devamı da vardı; “Nerede bu devlet, nerede bu millet?” Son bir yıldır öyle şeyler yaşıyor, duyuyor ve görüyoruz ki sözle olmasa da hâl diliyle “Nerede bu devlet?” diyor vatandaş.

Marketlerin fiyat terörü…

Kiracı ile ev sahibi kavgaları…

Güpegündüz işlenen cinayetler…

Sokak köpeklerinin parçaladığı çocuklar…

Bodrum’da bin liraya satılan lahmacun…

Hallerde fiyatlar düşmesin diye çöplere dökülen tonlarca meyve/sebze görüntüleri…

Önemli görevlere aday olan isimlere yönelik yapılan kaset kumpasları…

3 Haziran 2023’de İçişleri Bakanı olarak atanan Ali Yerlikaya, 417 gündür her gün organize suç örgütü çetelere operasyon yapıyor. Sokaklarda elini kolunu sallayarak gezen binlerce suçlu tek tek toplanıyor…

Bu haberi izleyen vatandaş, bu kaos ve teröre müdahale edecek “devleti” arıyor. Marketlerde, turizm bölgelerinde, piyasalarda, sokaklarda bir disiplinsizlik, bir keyfiyet, bir başıboşluk olduğunu gören vatandaş, çaresizliğini de “Nerede bu devlet?” diyerek dışa vuruyor.

“Vergi Denetim Kurulu, devlete hiçbir gelir beyan etmeyen 800 kişinin aylık beş milyon lira harcama yaptığını tespit etti.” Bu haberleri okuyan vatandaş, aylık beş milyon lira harcaya kişilere değil, “devlet”in neden bunlara göz yumduğuna tepki gösteriyor.

“DEVLET YÖNETİLEMİYOR” ALGISI AK PARTİ’YE ZARAR VERİYOR

Kaotik ve zor zamanlarda vatandaş, “devleti” yanında görmek ister. Kendisini korumasını, kol kanat germesini, kurda kuşa yem etmemesini, zorbalara ezdirmemesini; yeri gelince adaletiyle, yeri gelince emniyet güçleriyle, yeri gelince de demir yumruğuyla vatandaşa “Ben buradayım.” diyerek güven vermesini bekler…

Türkiye’nin en önemli sorunu, devletleşme sürecini tamamlayamamasıdır. İktidara kim gelirse gelsin, hangi parti ülkeyi yönetirse yönetsin devletin işleyen mekanizmasının değişmemesi gerekir. Ancak Türkiye’de, değişen her iktidarda devletin işleyişi de anında değişiyor.

Yüz yıldır yaşadığımız ekonomik, kültürel, sosyal ve toplumsal sorunlarımıza “kalıcı” çözüm bulamayışımızın temel sebebi de budur.

Yirmi iki yıllık AK Parti iktidarının en çok zorlandığı konu, Türkiye’nin “devletleşme” sürecini tamamlamaya çalışmak oldu. Bu konuda çok mesafe alsa da bu süreci tamamladığı söylenemez.

İçeriden ve dışarıdan bu sürecin tamamlanmasını engellemek isteyen o kadar çok güç var ki AK Parti iktidarı, enerjisinin çoğunu bunlarla mücadeleye harcıyor.

Vatandaşın, hükûmetten beklentisi; market, enflasyon, sokak köpekleri ve çete terörüne, kiracı/ev sahibi kaosuna “devlet” olarak el koyup çözmesidir.

Bir ülkede devlet mekanizması, sizi sadece dış düşmandan korumak için yoktur. Devlet mekanizmasının daha çok ilgilenmesi gereken konu toplumda huzur, güven ve adaleti sağlamasıdır.

Vatandaş, “Nerede bu devlet?” noktasına gelmişse bunu çözmek hükûmetin öncelikli görevi olmalıdır. “Devlet” (hükûmet) sorunlarımızı çözemiyor.” Algısının, AK Parti’nin oy oranını negatif etkilediğini umarım parti yönetimi de görüyordur.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın suç örgütleriyle mücadelesinde kullandığı; “Hiç kimse aziz milletimize şekil yapamaz!” sözü, vatandaşın bugünlerde “devletten” en çok duymak istediği şey!