“Ne olacak bu gençlerin hali” dediniz değil mi? Başkaları derken de duymuş olabilirsiniz. “Ah bu arkadaş çevresi; hep onlar mahvetti bu gençleri. Okullarda bir şey öğretilmiyor ki ne yapsın çocuklar. İnternet, internet… Hep o internet bozdu bu nesli; hele o sosyal medya. Asıl diziler çok fena…” derken uzayıp giden bu şikâyetleri de etmişsinizdir…
Peki ben size başka bir soru sorayım o halde; asıl sizin haliniz ne olacak? Evinizde kütüphane var mı? Her akşam yemekten sonra eliniz kitaplara mı gidiyor yoksa kumandaya mı? Ülke meselelerini ve dünya haberlerini ilgili dergi ve kitaplardan mı takip ediyorsunuz; yoksa her şeyin en doğrusunu hatta tek doğrusunu bilen tuhaf televizyon yorumcularının gösteri yaptığı tartışma programlarından mı?
Evde Çanakkale’yi anlattınız mı hiç çocuklarınıza? İngilizler’in nasıl bayrağımıza, topraklarımıza, annelerimize tecavüz ettiğini anlattınız mı? Anlatmadıysanız; evladınız bir İngiliz gibi davranmaya başladığında şikâyet etmeyin lütfen. Ruslar’ı anlattınız mı hiç? Çerkes soykırımını, Kırım’ı, Erzurum’u, Kars’ı, Kafkasya’yı, Çeçenistan’ı anlattınız mı? Akşamları oturup Bedir, Uhud ve Hendek savaşlarını anlattınız mı? Evladınıza Hazreti Ebu Bekir’in iman gücünü, sadakatini ve dehasını anlattınız mı? Hazreti Ömer’in adaletini, komutanlığını ve devlet adamlığını anlattınız mı? Hazreti Osman’ın üstün ahlakını, Kur’an’a verdiği hizmeti ve hitabet gücünü anlattınız mı? İlmin kapısı Hazreti Ali’nin cesaretini, ilmini, hayattayken herkesin niye ona danıştığını ve niye kerremallahü veche diye anıldığını anlattınız mı? Hazreti Hamza’nın kahramanlığını biliyor mu evladınız? Yıllarca Yeşilçam kanalizasyonundan akan zehrin etkisiyle Bizans saraylarında gâvur kızlarının peşinde koşan bir müptezeli Malkoçoğlu zannediyorsunuz değil mi? Ve en fenası da elinden telefonu düşürmeyen anne-babaların, gençlerin telefon bağımlığından şikâyet etmesi değil mi?
Müfredat, öğretmen, arkadaş, medya, sanat, kitaplar, sosyal aktiviteler gibi dış etkenlerin hepsi gençlerin hamurunu yoğuran kuvvetlerdir. Ancak gençlerin hamuru evlerde mayalanır. Yani yoğurulacak hamuru yoksa bir neslin yüreğinde neylesin devlet, neylesin çevre? Tam da bu sebeple bir kez daha ve ısrarla “Ne olacak bu anne-babaların hali” diye sormak lazım. Savrulmuş bir gence sataşmadan önce anne-babasına hesap sormak lazım…