Çok uzağa gitmeye gerek yok. Bundan sadece birkaç yıl öncesinin Saadet Partisi’ne bakmamız yeterli. Recai Kutan sonrası Saadet Partisi genel başkanlığına Numan Kurtulmuş’un seçilmesiyle birlikte partide birileri üstüne vazife olmayan işlere girişip ortalığı velveleye vermenin telaşına düşmüştü. İlk iş olarak Milli Görüş Hareketi’nin kurucusu ve partinin doğal lideri Necmettin Erbakan ile Numan Kurtulmuş arasında çatışma çıkarmanın, gerilim oluşturmanın, anlaşmazlık olduğunun dedikodusunu yaptılar. Partinin genel başkanı olan Kurtulmuş’un attığı her adım sorgulandı, yaptığı her icraatın altında bir bit yeniği arandı. Söylediği her söz, Erbakan’a rağmen söylenmiş muamelesi gördü. Ortada hiçbir şey yokken, birlik beraberlik içerisinde bir dava mücadelesi verilmesi gerekirken, ayrışmanın yolları derinleştirildi, fitne ateşine kucak dolusu odun taşındı. Erbakan’ı çok sevdiğini iddia eden birileri, Milli Görüş Hareketi’ne en büyük zararı vermenin uğraşısı içine düştü. İş o raddeye geldi ki bir Ramazan akşamı iftar vakti, partinin genel başkanı o partinin üyesi olduğunu iddia eden birileri tarafından hiç de şık olmayan bir protestoyla partiden uzaklaştırıldı. Numan Kurtulmuş’un liderliğinde girdiği son seçimde yüzde 5 oy oranına ulaşan, siyaset sahnesinde yukarı doğru bir ivme içine giren Saadet Partisi, bu krizin ardından bir daha belini doğrultamadı…

Hatırladıkça üzüldüğümüz, içimizin daraldığı o günleri bir daha yaşamamak için yazıyorum bu satırları. Zira birileri bu yaşananlardan ders almamış olacak ki bugünlerde Erdoğan ile Davutoğlu arasında bir ayrışma, bir anlaşmazlık, bir soğukluk varmış gibi davranıyor. Özellikle sosyal medyada ayyuka çıkan bu tavır, AK Parti’de huzursuzluk kazanı kaynıyormuş gibi algılanıyor. Birileri ısrarla partide Erdoğancılar ve Davutoğlucular grubu varmış havası oluşturmaya çalışıyor. Recep Tayyip Erdoğan bu hareketin kurucusu, lideri, her şeyidir. Ahmet Davutoğlu’nu da AK Parti’nin genel başkanlığına o önermiş, Davutoğlu onun isteği doğrultusunda delegenin onayı ve oyuyla AK Parti Genel Başkanı seçilmiştir. Birbirlerini on yıllardır tanıyan bu iki dava adamının üslupları farklı olabilir, siyaset yapış tarzları, olayları yorumlayışları, hadiselere verdikleri tepki farklı olabilir. Bu hiçbir zaman ayrı dünyaların insanı olduklarını göstermez. Küçük meselelerde görüş farklılığının olması, siyaset yapış tarzının değişik olması dava için berekettir. Bu görüş farklılıklarını büyütmenin, kafalarda farklı kurgular oluşturmanın, Davutoğlu’nun attığı her adımı pervasızca eleştirmenin, AK Parti’nin temel değerlerine ve Erdoğan’a ihanet ediliyor havası oluşturmanın, fitne ateşine odun taşımanın hiç gereği yok.

Safları daha da sıklaştırmanın, tüm saldırılara karşı yekvücut olmanın, her kademede kenetlenmenin daha bir elzem olduğu şu günlerde ayrışmak, tefrikaya düşmek yakışmaz bize. Herkes bilsin ki ne Erdoğan’dan vazgeçeriz ne Davutoğlu’ndan…