Nasip, çamurdan yaratılmış biz dünyalılar için ‘’en mükemmel’’ ihtimaldir.

Biliriz ki Allah ne yazdıysa o olur.

Allah, yarattığı hiçbir varlığı ‘’nasipsiz’’ bırakmaz.

Allah takdir edip nasip etmedikçe, bir yaprak dahi yerinden kımıldamaz ve hiçbir şey gerçekleşmez.

Her şey nasip kısmet meselesidir.

Nasip olursa, olursun…

Mesela;

‘’Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’’

Sualine muhatap olup,

Nasipse Allah’a kul olursun.

Nasipse, Müslüman olursun.

Nasipse, Müslüman olarak ölürsün.

Nasipse, onun rızasına muhatap olursun.

Nasipse, hayırlı bir ilim sahibi olursun.

Nasipse, adam gibi adam olursun.

Nasipse, hayırlı bir işe, hayırlı bir eşe, hayırlı bir evlada sahip olursun.

Nasipse,şu yalan dünyada makam mevki sahibi olursun.

Nasipse, hayırlı bir ömre sahip olursun.

Ya da nasipse, vatanın için, bayrağın için, namusun için şehit olursun…

Ve dahi nasipse, Peygamber efendimize komşu olursun.

Evet, kıymetli dostlar; Demem o ki;

‘’Nasip, nefis terbiyesidir ve takatinin sonuna kadar sabırdır.’’

Nasip, çalışmaktır, tedbir almaktır.

Nasip, ruhumuzun mahzenlerine inmek

Kalbi ile düşünmektir.

Nasip, nefeslerimizin sayılı olduğunu bilmek,

Tevekkül etmek, yaratana teslim olmaktır.

Velhasıl nasip, ‘’Rabbimiz tarafından bize lütfedilenlerdir.’’

Bilesiniz ki kıymetli dostlar; ‘’Allah isterse, evet bir tek Allah isterse’ ’bütünbunlarolacak!

Allah takdir edip nasip etmedikçe hiçbir şey olmayacak.!

‘’Allah kuluna şah damarından yakındır ve o her şeyi bilir.’’ Ve her şey Allah’ın takdiri ile tecelli eder.

Biz Müslümanlar asla hırs yapmamalıyız. Çünkü ‘’Hırsın olduğu yerde vicdanların sustuğunu’’ çok iyi biliriz. İşte sırf bu yüzden bile; bu dünyaya metelik değer vermeyen Müslümanlar için nasip en güzel teslimiyettir. ‘’İzole hayat yaşayanların, mumyalaşmış kafaların ve nutku tutulmuş akılların bunları anlaması zordur.’’

Allah, ‘’Gönlünün kapısını açık tutan ve ayakları üzerinde sabit duran’’ hiçbir kulunu nasipsiz, rızıksız bırakmazmış…Şu yalan dünyada iyi ya da kötü payımıza düşeni bizlerde alıyor ve ona göre de hamdolsun yaşıyoruz. Ekmeğini alın teri ile ıslatan her bilinçli Müslüman; sahip olduğu her şeyi bir nimet olarak görür ve bunlarında ancak Allah’ın nasip etmesiyle gerçekleşeceğine yürekten inanır.

‘’Nasip Allah’ın takdiridir.’’ Bu gerçeği görmek için gözümüzün karanlığa alışmasına gerek yoktur. Ve biz bu gerçeği asla sorgulamaz ve dahi sual bile etmeyiz. Bu hassas mevzuu bizim bilmediğimiz hikmetler içerdiğinden bizlere düşen sadece ve sadece teslimiyettir.

Filhakika, şuncacık aklımızla bile bizler biliriz ki ‘’şer gözükende hayır, hayır gözüken şer’’ vardır. Nasip etmek veya nasip etmemek sadece Allah’ın takdiridir. Veizaha muhtaç değildir. İşte bu ilahi ahlaktan almış olduğumuz nasiple ‘’Nasipse gelir yemenden, nasip değilse ne gelir elden’’ der yaratana koşulsuz itaat ederiz.

Ezcümle demem o ki kıymetli dostlar; Olmasını istediğimiz bir şeyin gerçekleşmesi için, nasipse dediğimiz vakit, muradımızı sadece beşerin iradesinde bırakmayarak, esasen yaratıcının iradesine ve takdirine bırakmış oluruz. Bizler ‘’Nasipse olsun, hayırlısıysa olsun’’ cümlelerini hayatımıza şiar edinerek olacakları Allah’a bırakırız. ‘’Mevcudiyetin serencamı bizleri ilgilendirmez!’’ Yatağını arayan sel gibiyizdir. ‘’Nasipse diyerek bir yola çıkar, nasipse diyerek karar alır ve nasipse diyerek gerisini Allah’a bırakırız.’’ Hem ne demişti atalarımız?

‘’Nasipse el getirir, yel getirir, sel getirir! Nasip değilse el götürür, yel götürür, sel götürür!’’

Nasipse, bende bu köşe yazıma Hz. Ali (R.A)’ın duasına sizleri de ortak ederek burada son vermek istiyorum. ‘’Allah’ım gönlümde olanı hakkımda hayırlı eyle; Hakkımda hayırlı olana gönlümü razı eyle.’’

Allah’a emanet…