Gençsel dönüşüm tezimin ikinci yarısını tasarlarken, Türkiye’de yapılan gençlik araştırmaları aslında bu tezlerimi destekler nitelikte olmakta. Örnek vermek gerekirse; Konda Araştırma Şirketi’nin en son yapmış olduğu gençlik araştırması. Gençliği birçok temadan incelemesine rağmen aslında bize bugün lazım olan araştırma teması, ülkedeki “dindar gençlik” üzerinde yapılan araştırmadır. Bireysel olarak yapmış olduğum çalışmaları ve yazıları destekler nitelikte sonuçların çıkması, yanlış yolda olmadığımı ve sizlerinde yanlış bilgilendirme içinde olmadığınızı göstermektedir.

Konda’nın 15-29 yaş arası gençlerle birlikte yapmış olduğu araştırmada, son 10 yılda kendisini dindar muhafazakâr olarak nitelendiren genç oranı %28’den %15’e gerilemiş. İnanırız inanmayız ayrı bir konu lakin araştırma hakkında yetkili ağızlardan bir olumsuzlama gelmediği takdirde bunu sonuç olarak kabul edeceğiz ve neler yapabilirizi masaya yatıracağız. Sorunun başında gelen en temel esas tesettürün farz olmaktan çıkıp tarz olma yoluna doğru girdiğidir. Ve bunun nedeni nedir? Yanlış anlaşılma olmasın bu tesettür olayını sadece kadınlar üzerinde değerlendirmiyorum. Muhafazakâr, mütedeyyin gençlerin tümünü kapsayacak şekilde değerlendiriyorum. Tesettürün farzdan tarza dönüşmesinden endişeli insan sayımız bir elin parmaklarını geçmiyor ne yazık ki…

Modanın kuralı olsun yapılan çeşitli anlaşmalar olsun bir kez daha kitabın emrine galebe çalıyor. İslam ile ilgili her şeyden hızla uzaklaşıyoruz. Şimdi size birkaç tane örnek vereceğim ve durumun vahametini daha iyi anlayacaksınız. Hatırlıyorsunuz değil mi bu köşeden İstanbul Sözleşmesi üzerine yazdıklarımı ve sonrasında Kamu’da iptal edilen projeleri vs. İşte o projeler iptal edilmemiş tam gaz devam ediyorlarmış. Şöyle ki; Bursa Valiliği’nin Toplumsal Cinsiyet Eşitliği hakkındaki çalışmalara 200 bin TL hibe vermesi, Erzincan Valiliği’nin İl Milli Eğitim Müdürlüğüne göndermiş olduğu seminer programında öğrencilere Toplumsal Cinsiyet Eşitliği söyleşilerinin yapılması bununla da bitmiyor Kırşehir Valiliği’nin İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne yine Toplumsal Cinsiyet Eşitliği seminerlerinin verdirilmesi. Bizim bildiklerimiz bu kadar. Kamu’da yapılan tüm bu çalışmalardan şunu anlıyoruz; Toplumsal Cinsiyet Eşitliği İstanbul Sözleşmesi’ne bağlı olduğu için bu toplumsal yıkım projeleri İstanbul Sözleşmesi kaldırılana kadar devam edecek. Karşımızda Müslüman ülkelerin cinsiyetlerini eşitlemeyi kafasına koymuş Avrupa Birliği var. Bu AB Müslüman gençlerinin bozulması için, gelecekte de Müslüman nesillerinin GDO’lu(!) bir şekilde yetişmesi için yukarıda da görüldüğü üzere Kamu Kuruları’na para desteği sağlayarak bu cinsiyetsizleştirme projelerini cazip kılmaktadır.

Konda tarafından yapılan araştırmanın sonucunu şimdi daha iyi anladığınızı düşünüyorum. Eğer bu böyle devam ederse %15 olan muhafazakâr neslin %5’lere gerileyeceğini ve muhafazakârlığın tuhafazakara Müslüman’ın ise süslümana dönüşeceğini söyleyebiliriz…