– Bu bir “Mutluluk sakıncalıdır” yazısı değildir. Özgürlükler dünyasındaki sonu gelmeyen istek ve arzuların hezeyanlarını anlatan bir yazıdır. Bireyin dünyaya getirdiği, ihtimam gösterdiği ve tapındığı biçimlerin mutlu köleliğini anlatan bir yazıdır.
– Bir çağ bunalımı vardır ki güncel toplumun hastalığından başka bir şey değildir. Nedensiz bunalmadır bu. Her şeyin görünüm ve anlam değiştirdiği bu çağda mutlulukta gerçek anlamını kaybetmiştir.
– Sonsuz arzular denizinde, herhangi bir şeye sahip olarak mutlu olacağımızı sanıyoruz ama durum hiç de öyle değil.
– Mutlu olmak üzere istediğimiz şeylere sahip olduğumuzda sandığımızdan az mutlu oluyor hatta mutlu dahi olmuyoruz. Ne yapıyoruz peki? Bu kez mutluluğu daha çok istemek de arıyoruz. Bu da dünyaya daha fazla tüketim, daha fazla bina, daha fazla “kötü sanat” ve daha az tatminle dönüyor.
– İhtiyacımızdan fazla olan her şey zehirdir. İnsan zamanla mutluluk fetişizmine kendini kaptırmakta ve inandığı, savunduğu değerler doğrultusunda kendi hayatını düzenlemekten aciz hasta bir zihne sahip oluyor.
– Hep bir yarış içerisinde olan insan; mutluluğu da yarışa döktü. Sosyal medya da görüyorsunuzdur; anlam yüklü, çeşitli göndermeler barındıran yazıları ve durumları..
– İnsan öyle bir hal almıştır ki yapmış olduğu göndermelerle aslında kimseyle bir yarış içerisinde olmadığını ispat etmeye çalışmaktadır. Kendini bu ispata mecbur hissetmekte. Hatta Sebahattin Ali’nin şu dizeleri; “Kimseyle hiçbir konuda yarış halinde değilim. Kimseden akıllı, kimseden güzel, kimseden iyi olma gibi bir iddiam yok. Kimse için en değilim. Daha değilim. Bu devasa iddiasızlığın bana verdiği özgürlüğün hastasıyım” son zamanlarda paylaşım rekoru kırarak, insanların artık kimseyle yarış içinde olmadığını göndermeli bir biçimde bize göstermektedir.
– İnsanlarda yoruldu bu çağdan… Yarışmaktan yoruldu… Taklit yapmaktan yoruldu.. Hayattaki alın yazısını varoluşuyla örtüştüremedi. Kahve fincanlarına kendilerini mutluluk yolunda motive edecek sloganlar yazdırdılar… Kapitalizmin ilmihal kitapları olan kişisel gelişim kitaplarına akın ettiler…
– Hâlbuki şeylerin güzelliği, onları temaşa eden zihnin içindeydi… Mutluluk istediğin şeye sahip olmak değil, sahip olduğun şeyi istemekti… Yaşamın amacının mutluluk olmadığı düşünülmeye başlanınca asıl mutluluğa ulaşılabilecek düşüncesini bilmekti mutluluk…